bürküm, ağza alıp serpilenilecek kadar su; bir birküm suuça daarıgan cok: hiçbir tesir yapmadı.
bürküt, karakuş; ala bürküt: karakuş nevilerinden biri; suu bürküt: deniz kartalı( haliaetus) ; bala bürküt: bir yaşına kadra olan karakuş yavrusu; bürküt karısa, çıçkançıl bolot ats: karakuş kocarsa fare avlar; şodokondun bürkütündöy bolbo: fazla haris olma!
bürtük, küçük top(yuvarlak) ; bir bürtük buuday: bir tane buğday; bir neçe bürtük caş: birkaç damla gözyaşı.
bürük, 1. hitan ameliyatı yapılmamış olan zeker(penis) ; 2. henüz hitan ameliyatı görmemiş çocuk.
bürül, yahut ürül bürül : sabah veya akşamın alaca karanlığı; akşam karanlığı; bürüldö cakşı taanıy albadım: alaca karanlıkta iyice tanıyamadım; atçan kişi ürül-bürüldün içine kirip cogoldu: atlı adam karanlıkta kayboldu.