caldırat- , et. caldıra- dan ; meni caldıratıp taştap ketti: beni ihtiyaç içinde bıraktı; caldıratpay ar kimge, baktınğ ele caşıman folk. : ta çocukluğumdan beri , beni şuna buna tabi olmama müsaade etmiyerek terbiyeledin.
caldıroo, işs. caldıra- dan.
caldoo, ücretle tutma , kiralama.
calduu, yeleli; tokmok calduu aygır: kolu yeleli aygır; calduu bolso- at, cakaluu bolso- ton ats. : yelei olursa – attır, yakalı olursa – kürktür.
calga- , 1. ekelemek; 2. birleştirmek; 3. özök calag 4. yardım etemek(iyilik yapmak) ; andan calgasın albayasınğ: ondan teşekkür işitmezsin; ak calgasın! : giyime tesadüfen süt döküldüğü zaman söylenilen tabirdir ( ki alamet sayılır; harfiyen : aksüt takdis edilsin! ) ; eteğinen calgadı: çocuğu doğurdu.
calgama, düzme, sahte; calgama çırbon: kalp çervonets ( Rus lirası) .