calk- , korkak, ürkek olmak; (korkudan) arzu ve hevesini kaybetmek; anda bargadan calkıp kaldım: bende oraya gitmek arzusu kalamadı, oraya gitmeye korkuyorum.
calkı, tek yalnız, bir (ikiz, üçüz ve s. değil) .
calkın, buttun calkını: tabanın üst kısmının eni; baltanın calkını: balta yüzünün eni; calkını karış ay balta folk. : yüzü bir karış olan savaş baltası.
calkıt- , ürkütmek; hevesini gidermek; itti urup calkıtıp koy, üygö kirbesin: köpeği korkutup koy ki eve girmesin.
calkoo, tembel, aşırı tembel, işsiz gezmeyi seven.