|
|
səhifə | 389/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| cay ııı, 1. böyle (işsiz); işte!; sebepsiz; cayça yahut cayça ele: böyle (muayyen bir –maksat olmaksızın); cay adam: yabancı kimse; hususî adam; cay sooda: hususî ticaret; 2. ağır, yavaş, sükûnetle; cay cür-:ağır, yavaş yürümek; cay barakat= cayba rakat; canı cay tapkanı cok: rahat yüzü görmedi; cay bolot: ölecek; cayma-cay: rahça, acele etmeden: cay aldır: dinlendirmek cayı ketken: rahatı kaçmış; bitmiş.
cay ıv, cay cayla- bk. cayla ııı; cay taş bk taş 1.
cay- v, 1. sermek, yaymak, asmak diyelim, kurutmak için çamaşırı); dağıtmak (diyelim saçları); açmak (diyelim kitabı) ; kitep cay-: kitap yaymak, açmak; argımak oozun caydı: at ağzını açtı; çaçın caydı: kadın saçlarını dağıttı (örgülerini çözdü) ; aştıkka suu cay-: ekinlere su akıtmak; butuman kan caya beriptir: bacağımdan boyuna kan aktı: 2. yaymak; elge cay_: umuma, halka bildirmek; ilân etmek; 3. otlağa çıkarmak; caygan atı minğ; bolsun, salınganı kis bolsun folk.: atları bin tane olsun, sergisi ise samur kürkü olsun!
Dostları ilə paylaş: |
|
|