caydaktat-, et. caydakta-dan.
caydaktoo, eğeri ve teğeltiyi çıkarmak.
caydanğda-, hareketleriyle halinden memnunluk, şenlik göstermek; halinden memnun, neşeli olmak.
caydarı, açık tabiatlı; şen adam; caydarı açık: içten, samimî olarak; güler yüzlü; bayagı kadimkidey caydarı açık süylöşöt: eskisi gibi samimî konuşuyorlar.
caydık, yazlık; caydık kiyim: yazlık giyim.
caydır-, et. cay v ten.
caygar-, tanzim etmek, düzeltmek.
caygarmanlık, işbilirlik, işbecerirlik.
caygaş-, 1. nizama girmek; 2. yerleşmek, sığmak, vatan edinmek.
caygaştır-, 1. tanzim etmek, yoluna koymak; çeki düzen vermek; idare etmek; yerli yerine koymak; 2. iskân etmek.
caygaştırıl-, mut. caygaştır-dan; iş könğöldögüdöy caygaştırıldı: iş istenildiği gibi yoluna konuldu.
caygaştıruu, 1. nizam verme, yoluna koyma, düzme; yerli yerine koyma; küçtördü caygaştıruu: kuvvetleri tanzim etme; 2. iskân etme.
cayıbaş, haşlanmış hamur parçalarıyla ve yoğurtla yapılan bir yiyecek.
cayık, yayvan, yayık; cayık bet geniş yüzlü, yassı suratlı.
Dostları ilə paylaş: |