ceke ıı, kök ceke yahut ceke ötük (destanda) bir çeşit kıymetli ayakkabı.
cekeçil, şahsiyetçi, individualiste.
cekeçilik, şahsîcilik, individualisme.
cekele-, 1. tek başına hareket etmek; cekelep cooga kir: düşmana tek başına saldırmak, tek başına savaşa atılmak; 2. tek bir kişi üzerine iki kişi (üç kişi ve s.) birden saldırmak; eköö cekelep ketti: tek bir kişi üzerine ikisi bvirden yürüdüler.
cekelen-, bölünmek; ayrı ayrı vahitlere (teklere) ayrılmak.
cekelik, teklik, yalnızlık.
ceken, kuga dahi denilen saz (bataklık bitkisi).
cekendi, cekendi ton (destanda): bir üst giyimin adidir.
cekendos, f. oturmak için küçük, dar, sirilmis sergi.
cekeri, tar. kendisine silâh takilan kuşak, kemer.
cekey, başa giyilecek bir şeyin adidir.
cekir-, sövmek, kötü muamelede bulunmak.
Dostları ilə paylaş: |