celelen-, katar halinde dizilmek.
celep; elep sözünün tekidir.
celetke, r. «jiletke»: yelek; kiz celetke: küçük kiz mintani.
celgüür, kimiz tulumunda, fazla gazlari çikarmaya yarayan menfez.
celigis i. cosma, cosma haleti.
celigiç- ii, coşmak, heyecana gelmek.
celigüü, işs. celik- ii den.
celik i, yelme (at yürüyüşü) celiği cakşi at: yelmesi, yelişi iyi (yumuşak) olan at.
celik- ii, taşkinlik etmek; kendini zaptedemez hâle gelmek.
celiktir-,. aşiri gazaba getirmek; kişkirtmak.
celiktirüü, işs. celiktir-den.
celim, zamk; sari celimdey: «hamam yapraği gibi» (yapişkan).
celimçi, zamk yapan.
celimde-, zamk sürmek, zamkla yapiştirmak.
celimdel-, zamk sürülmek, zamkla yapiştirilmak.
celimdet-, zamk sürdürmek, zamkla yapiştirtmak.
celimdöö, zamk sürme, zamkla yapiştirma.
celimdüü, zamk sürülmüş, zamkli. yapişkan.
celimek, ufak sinek, thrips (böcek).
celin, hayvan memesi.
celinde-, 1. meme toplamak (diyelim, buzağılamadan biraz önce inek hakkında); 2. haya torbasının şişmesinden mustarip olmak (aygır hakkında).
celiş ı, yeliş (at yürüyüşü).
Dostları ilə paylaş: |