|
|
səhifə | 417/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| cenaddel, r. es. kadin şubesi.
cenğ- , i. yen, kol; cenğ türüp iş kil-: yenleri, kollari sivayip çalişmak; özenle çalişmak; cenğ içinen yahut cenğ uçunan: gizlice, hafiyyen: cenğ içinen bütüs: her iki tarafin rizasiyla anlaşmak (gizlice, başkalarina haber vermeden); cenğden körün-: meydana çikmak; sakli kalmamak; cenğ cunğ: kalintilar, bakiyeler, kirintilar, artiklar; bir cenğden kolçigar-: «bir yenden kol çikarmak»iyi dostça geçinmek; eteği bütölüp, cengi uzardi bk. bütöl
cenğ- ii, yenmek; akilim cenğip barbadim: akil ettim de gitmedim.
cenğde-, (yalniz geçen zaman gerondifi ile): cumuştun köbün cenğdep taştadim: işin büyük bir kismini bitirdim.
cenğdeş, boyca ve vücudun kuruluşunca denk olan.
cenğdir-, yendirmek; yenilmiş olmak; mukavemet edemez hâle gelmek; boyun eğmek; suukka cenğ dirdi: kendini soğuğa yendirdi; akilga cenğdir-: etraflica düşünmek, makul bir tarzda hareket etmek; mastikka cenğdir-: sarhoş olmak; balalikka cenğdir-: çocukça hareket etmek; oygo cenğdir-: düşünmek, düşünceye dalmak; sözgö cenğdirbeyt: münakaşada altta kalmiyor, söz bulmakta aciz kalmiyor.
Dostları ilə paylaş: |
|
|