cündöş, dondaş, renkdeş (başkalariyle aynı donda, aynı renkte olan.)
cündüü, yünlü; tüylü, tüyle kaplanmış olan.
cünsüz, tüysüz.
cür-, 1. hareket etmek, harekette bulunnmak; yürümek; vasıta ile gitmek; cürü!: yürü!, haydi!, gidelim!; esen-coo cüröbüz : sağ eseniz; cürüp ketti : hareket etti, yerinden kımıldadı; gitti; 2. niyet etmek; ... ye yakın olmak; ölgönü cüröt : çıkmamış canı var, ölüme yaklaşmıştır; at alganı cüröm : at almayı düşünüyorum, at almak niyetindeyim; 3. hizmet etmek; ücretle çalışmak; al bayga cürgön : o, bay yanında çalıştı; malay cür yahut malaylıkka cür- : ırgat olarak çalışmak; 4. birisi yahut bir nesne olduğu anlaşılmak; ay manunğ Karabay bolup cürbösün?: vay bu Karabay olmasın?; 5. yardımcı fiil olmak üzere, baş fiilin işine süreklilik ve devam mahiyeti verir; usul bakka ceyin tekserilbey cüröt : tâ şimdiye kadar teftiş edemiyor; sen mından arı tentek bolbov cür! : sen bundan böyle sersemliği bırak!