çarıkta- II, nallanmamış atın tırnaklarını bir nesneye bağlamak, sarmak (taşlı yerde gezerken böyleyaparlar).
çarıktat-, et çarıkta- I, II den.
çarıktoo, bileği taşı çarkında bileme.
çarılda-, cıvıldamak; yaygara koparmak.
çarıldaş-, muş. çarılda-dan.
çarım, l. hayvan derisinin iç tarafın dairi elyaf lı tabaka 2. ufak veterler (adalelerin kalın sinirleri); (ette) sinirimsi elyaf; et çarım eken, tiş ötpöyt : et sinirli imiş. diş kesmiyor.
çarıt- et. çarı-dan.
çarıyar=: çaryar.
çark I, f. çark: daire; bileği taşı çarkı; arabanın çarkı : araba tekerleği; çarkınğ kelbevt : gücün yetmez; hakkından gelemezsin; çark ur- es. (dervişler hakkında) : Al-lahın adım zikrederek dönmek (yakarış şekilleriden biridir)