çelde-, 1.deriden yahut bağırsaklardan et ve yağ kazımak ; deri altındaki zarı koparmak; 2. düğümcüklerden ve pürüzlerden temizşeyerek ipliği perdahlamak.
çeldöö, işs. çelde-den.
çelegey, semiz ve şişkin karınlı.
çelek, 1.ağaç kova ; fıçı (karş. çaka ıı) ; başım kızıl çelek kan bolgon : başım kan içindedir; sıya çelek : hokka ; 2. arı kovanı ; 3. poyra (tekerlekte).
çelekçi, yahut bal çelekçi : bal arısı besleyen, arıcı.
çeley-, 1. patlamak ve akmak ( göz hakkında) ; 2. şişman ve şişkin karınlı gözükmek ; kardı çeleygen : büyük karınlı.
çeleyt-, et. çeley-den.
çeliş-, boynuzlarıyla kapışmak; süsümsek, tos vuruşmak, dalaşmak (öküzler hakkında).
çelisüü, işs. çeliş-ten.
çelit-, et. çel- ıı den.
çelkey-, büyük karınlı olmak (şişman kimse hakkında : kars. çedirev-) ; kardı çelkeyip turat : onun (şişman adamın) karnı sarkık duruyor.
çelkeyt-, et.çelkey-den, : kardın çelkeytip : şişkin karnını öne doğru çıkararak.