acal, a. ölüm saati; acalı cetti: onun ölüm saati geldi.
acalduu, 1. fani, ölmeye mahküm (canlı varlıklar hakkında) ; 2. sonu yakın olan, ölüm saati gelen; acalduu kargaday kolgo tüştü ats. : <<şçi>> denilen çorbaya düşen tavuk gibi ele geçti (harfiyen: eceli gelmiş karga gibi ele geçti) .
acalsız, ölmez (canlı varlık hakkında) ; acalsız bende cok: ölmeyen kimse yoktur.
acap, a. acayip! ; acap emes: şaşılacak şey değil, bunda şaşılacak ne var! pek mümkün olan şey.
acapsın-, taaccübetmek.
acar, güzel yüz rengi; hoş, sevimli çehre, çehre sevimliliği; acarı ahiyiri bar kişi: hatırı sayılır, muhterem adam; acarı suuk: çirkin, suratsız.