çökö ıı. çökö taan bk. taan ı
çökölüü, (rad.) kalpağında kürekcikler bulunan.
çöktür-, dizleri üzerine düşürmek, çöktürmek (deveyi); buuraga çöktür- ; dişi deveyi erkeye çektirmek.
çöl, 1. çöl, step; ova; 2. karakuş nevilerinden biri; böksönünğ çölü: çöl denilen karakuşun tâli nevilerinden biri.
çölçük, küçük su birikintisi, gölçük.
çöldö-, susamak.
çöldöt-, susatmak.
çöldüü, çöle mensup, ovaya ait.
çölkö, bölge.
çömölö ı, küçük kuru ot yığını.
çömölö- ıı, kuru ot «çömölö» kılığında yığmak.
çömölöt-, et. çömölö- ıı den.
çömör-, batırmak, daldırmak; suuga çakanı çömördö; kovayı suya batırdı.
çömüç kepçe, çömçe, çömçek.
çömül-, dalmak; yıkanmak, banyo almak; terge çömül- : ter içinde kalmak, ter dökmek.
çömülüü, işs. çömül-den.
çömüt-, batırmak, daldırmak.
çömütüü, batırma, daldırma.
çöndölöy, dağ faresinin yavrusu.
çönğör, büyük kıymık (kaba ot, kamış kırıntısı).
çönök, şerit şeklinde uzanan toprak yığını; yılankavi sırt; hendek, çukur; arık çönögö köp cer: arkları, hendekleri çok olan yer.
çöntök, cep; töş çöntök: göğüs cebi; can çöntök: yan cep.
Dostları ilə paylaş: |