çuldu, kırıntılar; eti kemirilmiş olan kemik; güdük, küt (mes. fazla kullanılmış olan kazma gibi).
çulduk, çulluk (kuş); töö çulduk gagası orağa benziyen bir nevi çulluk biy ats.: koyunun bulunmadığı yerde keçiye abdürahman çelebi derler (harfiyen. : ördek bulunmadığı yerde çulluk hüküm sürer)
çuldur, söylerken bazı sesleri, mes. «r» yi, iyi telaffuz edemiyen dığdığı.
çuldura- 1. bazı sesleri gereği gibi söyliyememek; 2. çetrefil bir dille konuşmak; al kıtayça kiçine çuldurayt: çince çatra patra konuşuyor.