dardalanğda-, neşeli ve gamsız olmak; samimi tabiatlı olmak; dardalanğdap köçödö cügürüp cüröt: gamsız ve neşeli neşeli sokakta koşuyor.
dardalanğdat-, et. dardalanğda-dan: dardalanğdatıp elge cayıp cüröt: bütün halka yayıyor.
dardanğ= dardak; dardanğ küü: boşboğaz.
dardanğda-= dardakta-; dardanğdap ele maktana beret: boyuna ve boşuna övünüyor.
darday ı, kocaman; iriyarı; darday cigit boldu: koskoca delikanlı oldu.
darday- ıı, kocaman ve şişman görünüşte bulunmak; dışarıya doğru çıkık durmak (herhangi bir kocaman nesne hakkında); pek fazla şişmek; kabarmak; dardayıp cattı: uzanıp yattı (kocaman ve şişman hakkında); dardağan çonğ üy: kocaman ev; içi dardayıp kööp ketiptir: karnı pek fazla şişmiş, kabarmış.