A I, taacüp haykırması; taaccüp veya memnuniyetsizlik edasiyle sual; 3



Yüklə 6,96 Mb.
səhifə648/1828
tarix03.01.2022
ölçüsü6,96 Mb.
#48112
1   ...   644   645   646   647   648   649   650   651   ...   1828
dayında-, 1. meydana çıkarmak; tarif etmek; tayin eylemek; 2. hazırlamak.

dayındal-, 1. açılmak; belli olmak; tayin edilmek; 2. ihzar edilmek.

dayındaş-, müş. dayında-dan.

dayındat-, et. dayında-dan; şeker şerbet, şirin aş dayındatıp berdirip folk.: şeker, şerbet ve tatlı hazırlatarak ve sundurarak.

dayındoo, 1. açma (meydana çıkarma); tarif etme; tayin; 2. hazırlama.

dayınduu, açılmış; bilinmiş; taayyun etmiş.

dayınsız, bellisiz; na muayyen; dayınsız kişi: meşhul, belirsiz adam.

dayra= darıya.

dayrı, kanatları germek; uçmaya alışmak; kuş dayrıt: (yavru) kuş, kuvvetini deneyerek daldan dala uçuyor; 2. mec. (elinden gelmiyecek) teşebbüslerde bulunmak.

dayrıt-, et. dayrı-dan.

de-, 1.demek; söylemek; emne dedinğ: ne dedin?; deeli yahut deyli: diyelim; degen menen: ne dense densin lakin...; öylesi öyle, amma…; bununla beraber; kün, tün debey (yahut debesten): gece gündüz demeden, geceli – gündüzlü; yirmi dört saat; çaş, karı debey: genç ihtiyar demeksizin: hem gençler, hem ihtiyarlar; enğ köp degende: en çoğu; azami beş gün; hiç de beş günden fazla değil; on kün degende: on gün geçer – geçmez; enğ çok degende: topu topuna; en azı; asgarisi; a degende: 1) olduğı anda; 2) durup – dururken; esaslı bir sebep yokken; ana - mına degende (yahut degiçe) cönöy turğan ubakıt kelip kaldı: şöyle - böyle derken, yola çıkma zamanı da geldi; a dep kelgenimde: ben gelir-gelmez; ben ilk defa geldiğimde; aytayım degenim: demek istediğim; bak ben ne demek istiyorum; alamın degendey kıldı: güya alacak gibi davrandı; öl dese ölüp, tiril dese – tirilgen: her şeyi itirazsız yaptı (harf.: öl! deseler- öldü; dirildi! deseler- dirildi); akılduu dese- akılduu çıyrak dese – çıyrak: akıllı istersen- akıllı, atik istersen- atik; ooy, desenğçi, al kündör esten çıkpayt!: ah efendime söyliyeyim, o günler unutulamaz!; emnege(yahut nege) deseng: bu, ondan, dolayıdır, ki… 2. tesmiye etmek; ad vermek; tesmiye edilmek; adlanmak; tesmiye edilmiş, adlanmış olmak; değen: denilen; adlanan; (adet olduğu üzere, tesmiye edilen şey dinleyene meçhul olduğunda yahut taaccup, memnuyetsizlik ifadelerinde kullanılır); oş degen şaarda: oş denilen şehirde; yenot degen ayban: yenot denilen hayvan; üç kün değende ürümçö degen şaarga kirişti: üç gün geçince ürümçö denilen şehre girdiler; bul emne degeb kep-: bu nasıl söz!; bu da ne demek-; 3. düşünmek; niyet etmek; bir gaye gözetmek; emne dep keldinğ? : ne maksatla geldin? ; okuymun dep keldim: okumak maksadıyla geldim; aytayın degenderimdi ayta albay kaldım: söylemek istediklerimi söyliyemeden kaldım; biz attanalı dep catkanda: biz atlara binmek üzere iken; şamal bastayın dedi: rüzgar dinmek istiyor, dinmeye başlıyor; baray desem, butum ooruyt: gitmek isterdim, fakat bacaklarım ağrıyor.


Yüklə 6,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   644   645   646   647   648   649   650   651   ...   1828




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin