dümpüldöt-, 1. boğuk ses çıkarmak; 2. dövmek; pataklamak.
dümpüy-, tümsek şeklinde çıkmak, kanbur kumbur olmak; dümpüygön kalınğ kol catat: yığılarak, hesapsız asker yatıyor.
dümpüyt-, et. dümpüy-den.
dümür, yanmış kütük; ağaçın çürümüş ve kararmış kökleri; pek siyah; kap-kara.
dümürçök, küçük kök.
dümürönğdö-= dümüröy.
dümüröy-,kara görünüşte bulunmak; kararmak; dümüröygön kara kişi: kap-kara adam (ve şişman)adam; tüp-tüp çiy dümüröyüp körünöt: çiğ sazı topu kararıp görünüyor.
dünğ, 1. marufiyet; şöhret; anınğ dünğü çonğ (yahut kıyın): onun büyük şöhreti vardır; el dünğ (yahut düü) kılıp alğan: ahali arasında büyük şöhret kazanmış: dünğü çıkan tanınmış, şöhret kazanmış; erge dünğ boldu; şöhret kazandı; halk arasında tanındı; 2. toptan; gayri safi; dünğ sooda: toptan ticaret; dünğ tüşüm: gayrisafi (katışık) hasılât; topyekûn istihsal; dünğ baa: gayri safi kıymet; toptan fiat.