elkin I, tek; eşi olmayan; bakiye kalan; sen elkinsin (çocuk oyunları): sen ebesin, senin tekin yoktur; elkin tooğa men çıksam, el karaanı körün böyt folk.: tek başına duran dağa çıkarsam, -insan hayaleti bile görünmez.
elkin II, kuşkurtulmuş; heyecana tutulmuş.
elkindik, yalnızlık.
elöö, işs. ele-III-’ten.
elöölü, göze çarpan; gözüken; dikkati çeken; dikkate değer.
elöörü-, büyük i,lgi göstermek; aşırı temayül göstermek.
elöösüz, 1. sezilmeksizin; kün battı, elöösüz tün cattı: güneş battı; sezinmeden gece bastı; 2. dikkatsizce; kayıtsızca; ehemmiyet vermeksizin; elöösüz ötüp kettim: ehemmiyet vermeden dikkat etmeksizin geçip gittim; 3. bakımsız.