ezel, a. itidası olmayan geçen zaman; ezel, ebediyet; ezelden yahut ezeideri : kadimden beri; eski zamanlardan beri; ezelden berki doo çok eski dava; ezel esinen ketpes boldu : ebediyen unutulmayacak oldu.
ezeli, iptidası olmıyacak surette eski: ezeli.
ezelki. kadim; çok eski; ezelki eski doonu doolayt : eski, çoktan unutulmuş davayı korcalıyor; ezelki eski dostum : çok eski dostum; etek ti kessenğ, cenğ bolboyt. ezelki düşman el bolboyt ats. : eteği kesmekle yen çıkmaz; ezeli düşman dost olmaz.
ezgile-, it. ez ıı’den.
ezil-, mut. ez - ıı’den.
ezilgen, malum, zulüm görmüş.
eziliş-, müs.ezil - den; ezilip öbüş biri birini kucaklayıp öpmek.