kaaruçu, elde beliren karhadır (ki onu sahte tabipler kızgın demirle yakma suretiyle tedavi ederler; bk. karı) ; koluna kaaruçu çığıptır: eline çıban çıkmış.
kaasıl, a. ele geçen; hasıl; muratı kaasıl boldu: muradına erdi; tamamiyle tatmin edildi.
kaat, a. kıtlık; kahtu galâ; kuraklık.
kaatçılık, 1. kuraklıktan, kahtu galâdan ileri gelen bütün şartların ve neticelerin topu; 2. es. buhran, kriz; ünom kaatçılığı: iktisadi buhran.
kabaağan, saldırgan (köpek) .
kabaanak= = kabaağan.
kabak I, 1. gözkapağı; kabağı carık yahut kabağı açık: şendir, keyiflidir; kabağım- kasım debeyt bk. kaş I; kabaktan kar caadır: «gözkapağından kar yağdırmak» somurtkan ve muzlim bir suratla bakmak; kabağına kar caap kalıptır: keyfi yerinde değildir; kabağı biyik yahut car kabak: kaşları çatıktır; kabak bürkö yahut kabak tüy- : kaşlarını çatmak; surat asmak; somurtmak; kabağı cabık: kaşları çatık; abûs; 2. oyuk; kazıntı; çukur; derin dere.
kabak II, kabak; cucurbita lagenaria; aş kabak: balkabağı; suu kabak: su için balkabağı.