A I, taacüp haykırması; taaccüp veya memnuniyetsizlik edasiyle sual; 3


kadim, a. eski kadîm atîk; çok eski. kadimki 1



Yüklə 6,96 Mb.
səhifə827/1828
tarix03.01.2022
ölçüsü6,96 Mb.
#48112
1   ...   823   824   825   826   827   828   829   830   ...   1828
kadim, a. eski kadîm atîk; çok eski.

kadimki 1. çoktanki; eski; eski zamanlara ait; 2. adî; mutat; kadimki özünğ körgöndöğüdöymün: eskiden gördüğün gibiyim; kadimkidey; 1) eskisi gibi; mutat olduğu gibi; 2) normal tabiî.

kadis= = adıs.

kadoo 1. at bağlanacak kazık; 2. çivi; kadoo baş: demiri delmek için kullanılan aygıt; 3. perçin çivisi kenet; eki cerinde kadoosu bar tabak: iki yerinde keneti bulunan tabak.

kadooluu, çivi ile tutturulmuş, perçinlenmiş.

kadr, r. 1. sahne (sinema filminde) 2. kadro; kadrlar barlığın çeçet: kadrolar her şeyi halleder.

kaduu, dağ eteği.

kaduula- , dağ eteği boyunca inmek.

kağacı- , bir şeyden tiksinmek.

kağacıt- , tiksindirmek.

kağacıtuu, işs. kağacıt- ’tan.

kağacuu, işs. kağacı- ’dan.

kağaz, f. kâğıt; kımbattuu kağazdar; kıymetli evrak; karız kağaz es. istkraz tahvilleri; kağaz akça yahut (azan) kağaz tenğge: kâğıt para.

kağazda- , listeye, deftere kaydetmek (başlıca hayvanları) .

kağazdat- , et. kağazda- ’dan.

kağeles, bk. eles.

kağıl, 1. çarpmak, çatışmak; çakılmak; kakılmak; eşik kağıldı: kapıya vuruldu; 2. kağılayın (= = aylanayın) : canım, sevgilim; görüp doyamadığım; 3. hayatta çok şeylere katlanmak; pişmek; kağılbağan: hayatta hiç bir şey görmemiş geçirmemiş, toy; caş, kağıla elek kız: genç ve toy kız; kağılğan bala: pişkin çocuk; görmüş geçirmiş delikanlı; feleğin çemberinden geçmiş.


Yüklə 6,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   823   824   825   826   827   828   829   830   ...   1828




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin