kalcırat- , et. kalcıra- ’dan.
kalca, löğusaya verilen etli yemek.
kalç, titremeyi ifade eden taklitlik bir sözdür; muundarı kalç- kalç: boğumları tiril- tiril… (diyelim, korkudan) ; kalç kalç et- : titremek.
kalça I, görünüşü çirkin ve biçimsiz (insan hakkında) .
kalça- II, (aşık oynarken) bütün oyuncuların vuruş aşıklarını almak ve oyunu kimin başlayacağını tayin eylemek için onları dağıtıp atmak; (çakıl taşlarıyla oynarken) “köpekleri vurmak” (tabir) ; kalçap kalğan: mec. seçme.
kalçılda- , 1. (soğuktan) titremek, bezgek bolğondoy kalçıldadı: sıtmaya yakalanmış gibi titredi; 2. homurdanmak, mırıldanmak.
kalçıldat- , et. kalçılda- ’dan.
kaldagay, biçimsiz; ezik, basık, yassı.
kaldak, upuzun duran; yüksek (uzun) ve kurumuş.
kaldakta- , sallanmak, dalgalanmak (kocaman ve biçimsiz nesne hakkında) .
Dostları ilə paylaş: |