kalınğ II, es. mihir (alınan kız için verilen mal, para v. s. : ağırlık) : septüü kızdın kalınğı seksen cılkı, segiz töö ats. çeyizli kızın mihri seksen at ve sekiz deveden ibarettir; kalınğ (yahut kalınğmal) ce- : mihr almak.
kalınğda- I, kalınlaştırmak; sıklaştırmak; kalınğdap kiyin: kalın, sıcak giyinmek; kalınğdağan kol: hesapsız çok asker.
kalınğda- II, es. mihir vermek suretiyle kız isteme (bk. kalınğ II) .
kalınğdal- , kalınlaşmak, sıklaşmak.
kalınğdan- , koyulaşmak; sıklaşmak.
kalınğdat- , et. kalınğda I- ’den.
kalınğdattu, işs. kalınğdat- ’tan.
kalınğdık, 1. sıklık (mes. , ormanın sıklığı) ; kesafet (mes. , nüfusun kesafeti) ; kalınlık (mes. , tabakanın, kerestenin, kâğıdın v.s. nin kalınlığı) ; kalınğdığı bir eli küzgü: bir parmak kalınlığı ayna.
kalıp, 1. şekil; model; kalıp; kalıp taş: taştan (kurşun dökmek için) model; kalıpka sal- : kalıba dökmek; kalıba gelmek; şekil vermek; bir kalıpta: değişiksiz; ayni vaziyette, kalıbındağı boydon koldonulbayt: safi halinde kullanılmıyor; kalıbına keltirüü: iptidaî şekline getirme; eski şeklini diriltme: restauration; 2. yalnız bir tarafında nakışlar bulunan madenî zıynet.