|
|
səhifə | 846/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| kalkançı= kalkan 1.
kalkançık, siper; perde.
kalkay- , siper gibi bir şeyin üzerine sarkmak (mes. şapkanın geniş kenarları gibi) .
kalkayt- et. kalkay- ’dan.
kalkayuu işs. kalkay’dan.
kalkı- , bir mayıin yüzüne çıkmak, üstte yüzmek; suu üstündö kalkıp cüröt: su sathında yüzüyor.
kalkılda- , 1. küçük dalgacıklar meydana gelmek (suyun sathı hakkında) ; cürögüm kalkıldap turat: bulantı hissediyorum; 2. kımıldamak; süzülerek hareket etmek; aeroplan kalkıldap uçat: tayyare süzülerek uçuyor; olku- solku kalkıldap folk. kâh sağa, kâh sola iğilerek; 3. kaynaşmak; kalkıldağan kalınğ el: hesapsız çok halk.
kalkıldat- , et. kalkılda- ’dan.
kalkıt- , et. kalkı- ’dan.
kalkıy- , kurumlu bir tavır takınmak, kurumlu bir tavırla dikilmek (uzun boylu adamlar hakkında) .
Dostları ilə paylaş: |
|
|