kaloo, işs. kala- III’ten; kaloon tapsa, kar küyöt ats. tutuşturma usulünü bulursan, kar dahi yanar.
kalot, r. kütük.
kalp, a. yalan; kalp ayt- : yalan söylemek; kalpınğdı koyl: söylemesini bırak!
kalpa, a. tar. 1. muallim; 2. kendisine küçük talebeler zümresine nezaret etmek ödevi tevdi edilen büyük talebe: halife, kalfa; 3. bir şeyhin müridi (bk. eşen) .
kalpak, 1. sivri tepeli keçe kalpak: külâh; kuu kalpak: görmüş- geçirmiş; çevik; kurnaz; bir takım işler becermesini bilen; ak kalpak 1) beyaz külâh; beyaz kalpak; 2) mec. kırgız; 2. mec. mıymıntı.
kalpalık kalfalık (bk. kalpa) .
kalpıçı, yalancı; kalpıçının kuyruğu bir tutam ats. yalancının mumu yatsıya kadar yanar (harf. : yalancının kuyruğu bir tutam) .