kaptal ı 1. yan; kısım; kaptal beti mat, yan yüzey; 2. göğsün yan kısmı (yani atın büğürlerine temas eden kısmı); kancığanınğ katkanın kaptal bilbeyt, at bilet ats. terkilerin sertleştiğini kaltak bilmez, at bilir; onğ kaptaldan çık-: muvaffak olmak; fena durumdan kurtulmak
kaptal- ıı, 1. her yandan kuşatılmış, sarılmış olmak; 2. yolu kapatan bir nesneye çatmak; cürögüm oozuma kaptala tüştü: yüreğim ağzıma geldi : aşırı korktum.
kaptalda-, kaptal boyunca yürümek (bk. kaptal 1, 1, 3); toonu kaptalday: dağ yamaca boyunca.
kaptalduu: tenğ kaptalduu mat. ikiz kenar.
kaptalış = kaptal ı. 1.
kaptat-, et. kapta’dan; koyun üydü közdöy kaptatıp kele catat: koyunarını eve doğru kütle halinde (kaptatıp) sürüp geliyor.
kaptatuu, işs. kaptat’tan.
kapteşer, sıçan.
kaptır-, ağza almıya bırakmak yahut zorlamak; butumdu itke kaptırıp aldım: bacağımı köpeğe ısırttım; taş kaptır: mec. hiçbir şey vermemek; boş elle çevirmek.