karak, göz nurum (okşama sözü).
karakaş, karabatak, phalacrocorax.
karakçı, 1. soyguncu, haydut, yolkesici; 2. = karakçı.
karakçılık, soygunculuk.
karakta-, soymak.
karakur, erkek keklik.
karakurt, zehirli örümcek.
karal ı. 1. yardım; kurtarış; karal çok: kurtuluş yok; 2. = karaaldı; 3. çabuk kırılan; narin.
karal ıı, a. vadedilen müddet; karalım üç ay ottü dep folk. vadettiğim üç aylık müddet geçti diyerek.
karal ııı, köle, kul.
karal- ıv, bakılmak, görülmek; eki mesele karaldı; iki mesele görüşüldü.
karala, ı, karalı alaca; karalı benekli.
karala- ıı, 1. bakmak; ikide bir bakmak; 2. meşgul olmak; malğa karalap, caylooğo köçtüm: hayvanları düşünerek, yaylaya göç ettim; cumuşka karalap, cakada kaldım: (kır) işleriyle meşgul olarak, ovaya kaldım; mağa karalp, al ketpey kaldı: benim yüzümden (beni düşünerek, beni bekleyip) gitmeden kaldı; menin karalay turğan kişim: beni düşünen adam.
Dostları ilə paylaş: |