|
|
səhifə | 895/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| karkıtta-, 1. (tulumu, gerdeli) kıymetli metallerle süslemek; karkıttağan köökör: süslü kova; öz canı karkıttay-: yalnız kendini düşünüyor; 2. kıymetli saymak, üzerine titremek.
karkıttan-, mut. karkıtta- 1’den.
karma-, 1. kapmak, yakalamak, tutmak; otko karma-: ateşe tutmak; orozo karma-; oruç tutmak; 2. elbiseyi bir şeyle süslemek; kunduz kürkile süslemek; barkıt karmam-: kadife tutmak körpö karmağan ak ton: kenarlarına kuzu derisi tutulmuş olan beyaz kürk.
karmaak, eline geçen her şeyi kapan.
karmak = kayırmak.
karmal-, pas. karma-‘dan; uurur karmaldı: hırsız yakalandı; hırsız ele geçirildi.
karmala-, mükerreren kapmak; yakalanmak.
karmalaş, müş. karmalada-‘dan; koyçular karmalaşat, küröşöt: koyun çobanları kapışıyorlar ve güeşiyorlar.
karmalaş-, tutuşmak, biri birini yakalamak.
karman-, birisine tutunmak, birisinden yardım aramak, birisine güvenmek; karanıp karmağanım uşul: bu benim biricik dayangacım ve umut bağladığım kimsedir; oozun karmandı: (teessüfüün ifade ederek) ağzını avucu ile örttü; sözün karmanıp: sözlerine takılarak.
Dostları ilə paylaş: |
|
|