kaşat 1. yüksek kıyı, yar, tepe; 2. şalvarın yan kısmıdır, ki güreşirken orasından tutarlar; ıçkır kaşat: şalvar kemerinin en üst kısmı.
kaşatta-, kaşat boyunca gitmek (bk. kaşat 1).
kaşay-, akmak (gözler hakkında); bir göz kör olmak; kaşayğır!: kör olası; kara közü kaşaydı: kara gözleri aktı (büyük oğullarını kaybeden baba anneler böyle söylerler);anı kaşayğan: tehevvüre geldi, kudurdu; canı kaşayğan kişidey tabaktı ırğıtıp ciberdi. aşırı kızdı ve tabağı fırlattı.