|
|
səhifə | 928/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| kaykıç = = kaykı ı, 2.
kaykıt-, et. kaykı- ıı’den köz kaykıtkan talaa: gözle sarılmıyan step; köz kaykıtkan sonun: göz kamaştıran dilber.
kaykıy-, 1. mukaar olmak (parmakları geriye bükülmüş olan el pençesi hakkında); 2. bir parça yukarıya doğru bükülmüş olan (burun hakkında).
kaykıyt, et. kaykıy-dan.
kaykool, keşif, istikşaf; kandan kelgen elçimin, kaykoolğo kelğen çençimin folk. handan gelen elçiyim, keşif için gelen istikşafçıyım.
kayla-, işidilmiyecek surette şarkı söylemek; sesini burnundan çıkarmak suretiyle ırlamak; güftesiz ve yavaşça bir hava tutturmak.
kaymak, kaymak; çıyılgan kaymak: kaynamış sütten toplanılan kaymak.
Dostları ilə paylaş: |
|
|