kemiktet-, (karş. kemik) : bor kemiktet-: avutmak, hayır işi işlemek.
kemin, a. kefen; kemininğdi ceğir! yahut kemin buyurbay öl! : iyilik görmeyesin! bekerden kemin tabılsa, ölmek kerek ats.: bedava kefen bulunursa ölmeli.
keminde- ,kefenlemek; kefene sarmak, al etti kemindep ceyt al. : “eti kefenleyip yiyor”: eti hamurla beraber yiyor (yani haşlanmış eti haşlanmış hamura sararak).
kemindel-, kefenlemek, kefene sarılmak.
kemir-, kemirmek.
kemirçek 1. kıkırdak; kemirçeği kaykalay tüştü: karnı şişti (patlayıncaya kadar yedi, içti);2. bir otun adıdır.
kemirenğde-, dişsizlikten peltek peltek konuşmak.
kemirey-, 1. dişsiz ağız görünüşünde bulunmak, dişlerinde gedikleri, rahneleri olmak; zanğkayğan ak üylör, kemireygen caman üylöör daturat: hem muhteşem beyaz obalar, hem yırtık, külüstür obalar duruyorlar; 2. (Rad.) yarılmış olarak gözükmek.