kenel- , 1. büyümek; 2. lezzetlenmek, bol-bol almak; tamakka kenelip kaldık: bol-bol yiyecek aldık.
kenelt- , et. kenel- ’den.
kenen I, yetecek kadar, tamamile kâfi gelen, mebzûl, bol; barıbızga kene cetek: hepimize bol-bol yitişecek; kene bas- : serbest, sıkılmadan yürümek; üyünğ kenen, taza: evin-geniş ve temizdir.
kenen – II, = = ; kolhazdor aştıkka kenenip, tok boldu: kolhozlar bol-bol ekin aldılar ve tok oldular.
kenençilik, bolluk.
kenendik, genişlik, enginlik, ferahlık.
kenensi- , bolluk taslamak; sen emin kenensiysinğ? : sen neden bunca cömertlik gösteriyorsun? .
kenensit- , et. kenensi- ’den.
kenep, f. kenef farsçada bu söz keten kabuğundan bükülmüş gayet sağlam urgan demektir; (M.)
kenet: kenet-kenet: nadiren, seyrek.
kenğ, geniş, bol, engin; kenğ talaa: geniş sahra; geniş kır; kenğ ötük: bol çizme; kenğ otur- : rahat oturmak; içi kenğ kişi bk. iç I; kenğ bıçkan kiyim cırtılbayt ats. : bol biçilen giyim yırtılmaz; kenğ-kesiri, bk. kesiri.
kenğdik, genişlik, bolluk, engin; sağa bul çapan kenğdik kılat: sana bu çapan geniş geliyor.
Dostları ilə paylaş: |