kesim, 1.kesilmiş parça; parça; bir kesim et: bir parça et; bir kesim nan: bir dilim ekmek; 2. mahkeme kararı, cezanın tayin edilişi, hüküm; kesim kes-: hükmetmek; mahkemede karar çıkarmak; kesim mal: tar. (niza maddesi hırsızlık mı, karı ayartma mı ve başkası mı, ne olursa-olsun) dava edilenin dava edene, tazminat olmak üzere, ödediği hayvan yahut para.
kesimdüü, muayyen, maktu; kesimdüü malay tar. : muayyen bir iş ücreti alan ırgat.
kesipçildik, bir zanaata, mesleğe intisap ediş; meslektaşlık; meslek sahibi olmaklık; kesipçilikdik uyumu (yahut soyuzu): meslektaşlar birliği.
kesir, 1. istihfaflı muamele; bir nesneye magrurca istihfafla bakmanın bir neticesi olan felaket; tamaktı kesir kılba: yiyeceğe istihfaf gözüyle bakma; kesiri conğ: her şeye istihfaf ve hor görme göziyle bakan; güç beğenir kimse; bütkön boyunun barı ele kesir: o- müccesem bir gurur, mücessem bir istihfaf’tır; senin ooz kesirinğ ala ketti: farfalalığınla felâket getirdin; maldı tepe, kesiri bolot: malı tepme (yoksa)felâket gelir (bir daha mal yüzü görmezsin); 2.kendini beğenen; kibirli.
kesirdüü, belâ, felâket getiren, muzır; al kesirdüü ittin kesiri tiydin: o me’şum köpeğin yüzünden felâket geldi.
kesiri: kenğ-kesiri; serbestçe, genişçe; kenğ-kesiri kiyim: geniş, bol giyim; kenğ-kesiri oturalı: rahat oturalım; kenğ-kesir cigit: cömert, konuksever delikanlı, eliaçık yiğit; bu un bir ayga kenğ-kesiri cetet: bu un bir aya ferah-ferah yeter.