keyiş- II, müş. keyi-’den.
keyiştüü, müteessir edici; keyiştüü oor turmuş ele: ağır ıstıraplı bir hayattı.
keyit I, müteessir etme, iğbirarı mucip olma.
keyit- II, 1. müteessir etmek, kederi mucip olmak. 2. zahmet vermek.
keykekte-, 1. başını yukarıya kaldırmak; at keykektep basat: at başını yukarıya doğru kaldırarak gidiyor; 2.mec. direnmek, inat etmek.
keykenğde- , 1. geriye atılmak (başlıca, baş hakk.); 2. mec. kurulmak, gurur satmak.
keykey- = = keykenğde- .
keyp = = keyip.
kez I, f. arşın.
kez II, an, zaman, fırsat, elverişli fırsat; kezi kelgende: münasip fırsatta; kez bol- yahut kez kel-: rast gelmek, karşılaşmak; kez-kezi menen: sıra ile, zaman zaman, bazen.
kez- III, gezmek, dolaşmak; düynö kezip cür-: dünyayı dolaşmak; köptü kördük, köp kezdik: çok (şeyi) gördük, çok gezdik.
Dostları ilə paylaş: |