A I, taacüp haykırması; taaccüp veya memnuniyetsizlik edasiyle sual; 3


baştooçu , yürüten , idare edern , yöneten. baştuu , 1



Yüklə 6,96 Mb.
səhifə11/90
tarix29.10.2017
ölçüsü6,96 Mb.
#19558
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   90

baştooçu , yürüten , idare edern , yöneten.

baştuu , 1. başlı ; ceti baştuu kempirmit : yedi kafalı kocakarı ; 2. reise , amire malik olan ; attuu-baştuu bk. attuu I.

baştuuluk , bir baştuuluk : tek başlılık , mutlakiyet.

bat I hızlıca , çabuk.

bat II 1. kola , undan dutkal ; batı bar kezdeme : hamurlu , kolalı kumaş ; 2. mec. itibar , otorite , şöhret ; ketiriptir baınğdı folk. : itibarını gidermiş , seni terzil etmiş.

bat- III , 1. batmak , garkolmak ; sığmak ; sokulmak , geçmek ; suuga batıp ket- : suya batıp gitmek , garkolmak ; cardının bokçosuna koyondun kulagı batpayt ats. : züğürdün kesesine tavşan kulağı bile sığmaz ; tırmagınğ koluma batıp ketti : tırnakların elime battı ; kızıgına bat- : bir şeyin zevkine adam akıllı dalmak ; bizge caman battı : bize pek fazla tesir etti ; 2. gurubetmek , batmak (güneş,ay ve yıldızlar hakkında) ; kün battı : güneş battı ; 3. cesaret etmek , cüret etmek ; oozum batıp aytalbadım yahut aytuuga batpay turdum : söylemeyi kestiremedim ; kirip baruudan batpadık : girmeye cesaret edemdik ; eköögö biröö bata albayt ats. : ikiye karşı bir kişi cüret etmez.

bata , a. Kur’anın birinci suresinin adıdır , Fatiha ; 2.dn. takdis ; hayırlı dua ; kuru ayakka bata cürböyt ats. : kuru kaşık ağzı yırtar (harfiyen : kuru çanağa dua edilmez) ; arbak bata dn. : ölmüş olan adamdan alınan ve onun ruhu ile himaye edilmiş olan dua ; 3. nişanlanma : ak bata dn. : nişanlanma zamanında yapılan dua ; sizdi ak bata , kızıl kanga koyobuz (nişan şartlarını yerine getirmediğinizden dolayı) (edilen) duanın ve (nişan töreni sırasında kesilen hayvanın) kanının sizin başınıza bir ceza olarak düşmesini dileriz.

bataköy , a-f. dua etmesini ve iyilik dilemesini seven.

batalaş I , işe karışan , methaldar ; fikirdeş , hemfikir.

batalaş- II , 1. bir işe iştirak etmek ; 2. nişanlanmak , yavuklanmak , namzet olmak ; bolboso , sanga katuu söz tiydibi , ce seni taştadıbı batalaşkan ? folk. : seni sözle mi incittiler , yahut seni yavuklun mu bıraktı ? ; 3. birbirine kat’i söz vermek ; mından kiyin arak içpeyli dep batalaştı : bundan böyle rakı içmiyelim diye birbirine söz verdiler.

batek , ayakkabının içine konulan parça mantar.

batıba , a- 1. tar. şeriata dair müşküş vaziyetlerde müftünün yaptığı tefsir , fetva (bk. muptu) ; 2. mec. karar ; batıba kıl- yahut batıba tok-tot- : karar çıkarmak , karar vermek.

batıl I , cesaret , cüret ; batılım barbadı : cesaret etmedim , tehlikeyi göze almadım , cüret etmedim.

batıl II , a. dn. boş , vahi , yalancı (muatat olduğu üzere , ahretten ayırmak için , “bu”dünyanın sıfatı olarak yahut gayri İslami dinler hususunda kullanılır.)

batım , 1. geçinme (bakalariyle birlikte iyi yaşama) ; tük kişige batımı cok : kimse ile geçinemiyor ; 2. cesaret.

batın- , cesaret etmek ; cüret etmek ; batına albadım : cesaret edemedim , cesaretim yetmedi.

batınooz , r. “podnos” : tepsi , sini.

batır I , batır-butur : sürekli çatırtı.

batır- II , batırmak (sıvık bir şeye) ; sokmak , batırmak (sert bir nesneye)

batırınğkıra- , hafifçe batırmak ; bir parça ezmek , sokmak.

batıruu , (birisini bir nesneyi) batırma.

batış I , 1. batırma ; 2. gurup ; kün batış (yahut düzce batış) : garp , batı.

batış II , müş. bat-III ten.

batıştır - , et. batış-II den ; sıylıgışup aranğarga batıştırgıla : sıkışarak , (onu) kendi aranıza sığdırınız , sıkışınız da (ona) yer veriniz.

batıştıruu , işs. batıştır-dan.

batışuu , işs. batış-II den.

batinke , r. potin.

batir , r. “kvartira”daire (bir evde)

batirçi , r. kiracı (bir evde)

batka , 1. gagalanmış ; delik deşik edilmiş ; 2. kakmak (tezyinat : ağaç , maden üzerine).

batkak , çamur , bataklık.

batkal , oyuk , çukur.

batkala- , 1. oymak , çukurlatmak (diyelim , bıçağın uciyle yahut baltanın köşesiyle) ; 2. kakmak (ağaç ve madenin yüzünü noktalar şeklinde olan tezyinatla süslemek).

batkalat- , et. batkala-dan.

batkalış = batkal.

batkalışta- , batkalıştap kara- : bir şeyi , çukurlara ve derelere bakarak araştırmak.

batkansı- , kendini dalmış , batmış hissetmek ; katın kılıp algansıp zıgına batkansıp folk. : o kadınla evlendiğini ve adamakıllı eğlendiğini tahayyül ederek.

batman , 1. batman (Ferganade 4 puddan başlayarak Talas vadisinde 12 puda kadar olan ağırlık ölçüsü /7/ ; baatır tabat , batman ceyt ats. : çok kazanıyor (buna mukabil) : batmanla yiyor ; 2. batman (Talas vadisinde iki desiatina 8 kadar toprak ölçüsüdür).

batmanda - , batmandap : batmanla (bk. batman 1) ; batmandap kirgen ooru , mıskaldap çıgat ats. : hastalık batmanla giriyor , miskalle çıkıyor.

batnus = batınooz.

batpayak = bakpayak.

batpirek , f. uçurtma (kağıttan)

batpiske , r. kon. “epodpiska” : imza.

batpol , r. “podval” : bodrum : kon. : hapishane , cezaevi.

batpot = padbot.

batrak , r. ırgat.

batta- , kola ile un ve dutkal ile yapıştırmak ; kamır menen battap : hamurla yapıştırarark.

battaş- , dutkalla yapıştırılmak , yapışmak.

battaştır-, dutkalla tutturmuak , yapıştırmak.

battuu , undan dutkal sürülmüş.

batuu I , batma , dalma.

batuu II , çukur , oyuk.

bay , 1. zengin , servet sahibi ; kolxoz çular malga bay : ziraat kollektiflerinin hayvarnları çoktur ; kordoluu bay tar. : serveti ecdaddan kalma , irsi zengin ; ordoluu bay tar. : hükümndarın karargahına yakın bulunan , hatırı sayılır bir eve malik olan zengin ; sasık bay : hasis zengin ; baylar 1) zenginler ; 2) kapitalistler (sermayedarlar) ; şehirli muteberan ; baylar tabı : şehirli muteberan (burjuvazi) sınıfı 2. bay terek bk. terek ; 3. es. mal sahibi ; 4. koca ; bayga tiy- : kocaya varmak.

baya , son günlerde ; baya künü : bu günlerde , son günlerde ; bayatan beri yahaut bayatadan beri : ötedenberi.

bayagı , deminki ,çoktanki ; bayagıda : eskiden , geçmiş zamanlarda ; bayagıday yahut bayagısınday : eski vaziyette , eskisi gibi , değişiksiz.

bayakı = bayagı.

bayan I , a. hikaye (anlatma) , beyan ; tasvir (taslak) ; bayan kıl- : anlatmak , beyan etmek , hikaye etmek ; ömür bayan : hal tercümesi , biyografya.

bayan II , çegir bayan bk. çegir ; cabır bayan : efsanevi bir haycanın adıdır.

bayanda- , rapor , beyanname.

bayandamaçı , rapor , beyanname veren.

bayandat- , et. bayanda-dan ; bayandatıp süylöyt : uzun ve tafsilatlı söylüyor.

bayandoo , hikaye etme anlatma.

bayandooç , gram. müsnet , predikat.

bayandooçu , hikaye eden , anlatan ; meddah ; kıssahan.

bayandor , f. 1. enine , arzani; 2. teğelti.

bayansız , f-k (destanda) : kararsız , vefasız (bu yer dünyasının sıfatıdır).

bayatadan , bayatan , bk. baya

baybaça , k-f zengin çocuğu , bey çocuğu

baybay-bay-bay , korku veya hayret haykırışı.

baybayla-,bay-bayla- ,bay bay diye bağırmak , haykırmak (korku yahut hayret ifadesi)

baybiçe , es. , ilkin karı , birinci karı , hatun ; ev sahibesi ; baydı tuup alat , bay biçeni satıp alat ats. mal sahibini doğuruyorlar , ev kadınını satın alıyorlar.

baybiçelik , “baybiçe”durumu (bk. baybiçe) ; baybiçeliğin karaçı! : baybiçelik tasladığına bak!

bayçeçekey = bayçeçekey.

bayçıl , zenginlerin , şehirli muteberatın kuyrukları (onlara taraftarlık edenler) ; bayçıl ölkö : kapitalist memleket.

bayda I f. baş gösterme , peyda ; bayda bol- : baş göstermek , zuhur etmek.

bayda II , a. (son zamanlarda bu söz ve onun üremeleri ilk sesi “p”olmak üzere , payda , paydalan , paydaluu ve s. şekillerinde kullanılmaktadır.) kazanç , fayda , menfaat , tama ; öz baydasına çabat : şahsi menfaati için koşuyor , çalışıyordu.

baydakeç , a-f. tamahkar , haris.

baydalan- , faydalanmak , istifade etmek ; kişi emgeninen baydalan- : başkalarının emeğinden faydalanmak , başkalarını istismar etmek.

baydalangıç- , faydalanan , istifade eden ;kişi emgeginen baydalangıç : istismarcı.

baydalanıl- , faydalanılmak , istifade edilmek ; calpı artel baydalanıla turgan cer : bütün birliğin istifade etmekte olduğu toprak.

baydalanış , müş. baydalan-dan

baydalant- , faydalandırmak , istifade ettirmek ; eç kimge baydalantpaybız : kimseye istifade , istismar etmeye müsaade eylemeyiz.

baydalantuu , işs. baydalant-tan.

baydalanuu , faydalanma , istifade etme.

baydasız , faydasız.

baygambar , f. peygamber (daha çokca bundan Muhammed Peygamber diye kastediliyor) : baygambar caşına kelgen kişi : yaşı oldukça ilerlemiş kimse ; altmışını geçen adam (harfiyen : peygamber yaşına eren kimse)

bayge , 1. at yarışı ; kemege bayge es. : yoğaşı zamanında zenginler tarafından tertip edilen bir çeşit at yarışı ; 2. at yarışları sırasında verilen mükafat ; mükafat ; ikramiye ; bayge say- : mükafat olarak konmak ; bayge sayılgır söv. : mükafat olası! ; kahrolası! ; i., aram bayge! : behey budala! baş bayge : birinci mükafat , ikramiye.

baygelüü , mükafatlı , mükafat kazanan ; at baygelüü bolsun ! : at ikramiye kazansın (at koşularına gidene söylenen dilek sözü)

bayı- I , zenginleşmek.

bayı- II , 1. sağılmaktan kesilmek , süt vermemeye başlamak ; 2. eksilmek (çekilmek) ; suu bayıdı : su çekildi , suyun seviyesi alçaldı.

bayım I , baam.

bayım II , intibak etme , uyma ; bayım al- : bir nesneye uymak , intibak etmek ; bir işe azim ve ısrarla girişmek ; emgekke bayım al- : digenerek çalışmak.

bayımda- , uydurmak , intibak ettirmek.

bayımdat-, et. bayımda-dan.

bayımdatuu , işs. bayımdat-tan ; uydurma , intibak ettirme (bir kimseyi veya bir nesneyi)

bayımdoo , intibak etme , uyma.

bayır , bağlılık ; itiyat (bir mahalle) : bayır al- : (bir yere( alışmak ve daima onu özlemek , bir yerde yerleşmek ; too etegine bayır aldım : dağ eteğine yerleştim ; bir cerge bayır alıp turgan can emes : bir yere bağlanmış , alışmış kimse değildir.

bayırı , önce , evvelce ; bayırı çakta : çok eski zamanlarda ; bayırtan beri : eskiden , öteden beri.

bayırkı , evvelki , geçmişteki , eski zamanlardaki ; iptidai.

bayırtan , bk. bayırı.

bayıt- , (birini) zenginleştirmek.

bayka- , takibetmek , gözetlemek; dikkat etmek ; ihtiyatlı davranmak ; baykap cür- : ihtiyatlıca yürümek ; baykabay kaldım : gözden kaçırdım , dikkat etmedim.

baykabastak , 1. teemmülsüzlük , tedbirsizlik ; 2. dikkatsizlik i ihmal.

baykal- , müşahade edilmek , gözetlenilmek.

baykat- , et. bayka-tan

baykoo , gözetleme ; baykoomdo : müşahedelerime göre.

baykooçu , müşahid , gözetleyen.

baykooston , birdenbire , ansızın.

baykuş , 1. çobanaldatan kuşu ; 2. mec. miskin , beceriksiz.

bayla- , 1. bağlamak , bir araya toplayıp bağlamak ; bir yere bağlamak ; bee bayla- : kısrakları sağmak için ayırıp komak ; 2. besiye komak ; bir öönün toogun cesenğ , kız bayla ats. : lif alırsan , kayış verirsin (harfiyen : birinin tavuğunu yersen , kaz besle , hazırla ; hayvanını yersen kız besle , yani kızını vermeye hazırla!)

baylagıç , bağlamıya yarayan nsne , bağlama yeri ; at baylagıç : at bağlanacak kazık.

baylal- , bağlanmak.

baylam , deste , bağ.

baylama , bağlı , bağlanmış ; baylama tor : kuş avlamak için kapalı ağ.

baylamta , 1. bağ (rabıta) ; deste , bohça ; bent , büğet : sözünün lamtası cok : sözünün rabıtası yok ; kaçamaklı , abuk subuk konuşuyor ; tabış baylamtası : ses rabıtası ; 2. gram. bağlama edatı , conjonction.

baylan- , bağlanmış olmak , kendisini bağlamak ; kendi üzerine bağlamak ; kaptı kancıgasına baylandı : torbayı eğer kayışına bağladı ; köz baylangan kezde bk. köz I.

baylanış I , rabıta , irtibat ; baylanış bölümü : irtibat şubesi.

baylanış- II , birbirine bağlanmak , birbirine geçerek karışmak ; cip baylanışıp kalıptır : iplikler karışmış.

baylanışıl- , (irtibat) tesis edilmek.

baylanıştır- , birbiriyle bağlamak , irtibat peyda ettirmek , sıkı , düğümleyip bağlamak.

baylanıştırıl- , mut. baylanıştır-dan

baylanıştuu , irtibatı , ilişiği olan.

baylanuu , işs. baylan-dan.

baylaş- , hep beraber bağlamak.

baylat- , et. bayla-dan ; asoo at canına torsuk baylatpayt : harın at yanına tulum bağlatmıyor.

baylatma , baylatma cin bk. cin I

bayloo 1. bağlama , bir araya toplayıp bağlama ; 2. esaret ; bayloogo tüş- : esir düşmek.

baylooç 1. bağ (bağlıyacak şey) ; 2. av kuşlarını yakalamak üzere ağa bağlanan yem ; 3. mec. hiçbir işe yaramıyan.

baypak- f-k. uzun çorap ; kısa çorap.

baypak II , baybak (hantal , çolpa adam)

baypanğ , sallanarak yürüme , bayanğ-baypanğ-bas = baypanğda.

baypanğda - et. baypanğda-dan

baypay = baypanğda ; basıp keldi baypayıp folk. : ağır ağır sallanarak yaklaştı.

baysal , sükun , rahat : baysal tap- : sükunet bulmak , rahatlamak.

baysalduu , sakin , dağdağasız ; köç baysalduu bolsun ! : uğurlar olsun! (başka yere göçenlere söylenen iyi dilek sözü)

baysın - , kendini zengin addetmek , zenginlik taslamak.

baytal , henüz kulunlanmamış (doğurmamış) olan genç kısrak ; tay baytal : iki yaşına basan kısrak ; kutan baytal : üçüncü yaşına basan kısrak; bıştı baytal : dördüncü yaşına basan baytal ; tebeteydi bayşına basan baytal ; tebeteydi baytal basım (yahut avm. baytal kötü) kılığ kiy- : kalpağının bir yanını ezmek suretiyle giymek ; başka kelse baytal corgo bolot - : “açlık ne yedirmez?” (harfiyen : zaman olur ki , kısrak da yorga sayılır.)

baytalduu , ksıraklı ; baytalduuga katın cokpu ? ats. : baytallıya (yani kalın verebilecek kimseye) karı bulunmaz mı hiç?

baytalman , bela felaket.

baytöbö , giyiminin bir parçasının adıdır.

bayuu I , zenginleşme.

bayuu II , işs. bayıı-II den.

baza , r. “baza” : üs , base.

bazar , f. Pazar ; ar bazar : at pazarı ; mal bazar : hayvan pazarı ; bazarga sal- : (satmak için) pazara çıkarmak ; bazar kötörbögön mal : geçmez , sürümsüz mal , emtia ; bazarı açıldı : orada hayat , canlılık başladı ; canlı faaliyet ; bazar üyüng körböy kal ! (ilenç) : yerini yurdunu görmek nasibolmasın!

bazarçı , 1. pazara giden yahut oradan dönen ; 2. tacir ; bezirgan.

bazarçıla - , pazara gitmek.

bazarçılat - , eğlendirmek için (diyelim çocuğu) kendisiyle beraber pazara almak.

bazarlık , pazara giden kimsenin getirdiği hediye.

bazarluu , mal bazarluu bolsun! : pazar ol! (hayvan satmak üzere pazara giden için iyi dilek).

bazir = uvazir.

bazis , r. üs , esas , mesnet.

beçaara , beçara , f. züğürt ; miskin ; fıkara ; bey-beçaara : fakirler ve arkasızlar.

beçaraalık , fıkaralık.

beçel , f. 1. oturak (vakti zamanında yürüyemiyen çocuk) ; maalınan ötköndön kiyin eki cıl beçel kalıptır : (yürümeye başlama) zamanı geçtikten sonra iki sene müddetince yürümeden oturup kaldı ; 2. mec. elingen iş gelmez , beceriksiz , her işi yüzüne gözüne bulaştıran ; ara beçel : büyümüş , ancak gevşek (delikanlı).

beçet , r. “peçat1 : mühür : beçetbas- : mühürlemek , mühür basmak , mühürleyip kapatmak.

beçette- , mühürlemek , mühürleyip kapatmak.

beçettet- , et. beçette-den.

beçettöö , beçette-den.

beçettüü , mühürlü , üzerine mühür vazedilmiş ; beçettüü kagaz : mühürlü kağıt.

beçkek , belek sözünün tekidir.

bede , f. yonca ; kaba yonca ; uy bede : bir çeşit yonca ; koyun bede : bir nevi yonca; başka bede : latince adı melilotus olan bir çeşit ot ; ak kaşka bede : bu sonuncu otun beyazı.

bedel , hürmte , itibat ; el içinde bedeli bar : halk arasında hürmet ve itibarı var.

bedeldüü , itibarlı , sayın.

bedelik , yonca tarlası.

beder , 1. (enine yolları olan) benekli kuş yeleği (başlıca , aladoğanın kuyruğu hakkında) ; 2. nakış , kumaş nakışı ; bederi cok torkodon bek tokugan büz cakışı ats. : sık dokunmuş bez , nakışsız ipekliden yeğdir. ; 3. bir nesneye karışan yabancı madde ; sarı altında yabancı madde yoktur.

bederlüü , nakışlı ;bezekli.

bedimis , kon . = vedomost.

bedöö , a. koşu atı

bee , kısrak (doğurmuş olan) ; bee desenğ , töögö ketet : ben ne söylüyorum tamburum ne söylüyor! ( harfiyen : sen ona kısraktan bahsediyorsun , o deve peşinden gidiyor.)

beecay = beycay.

beemçek , bk. emçek.

bek I , sağlam , pek ; muhkemce ; gayet ; bek kişi : sert adam ( tabiat itibariyle) ; bek cerge kat- ; uzakça bir yere saklamak , gizlemek.

bek II , 1. bey ; prens ; 2. (erkek ve kadın şahıs adlarının teşekkülüne giren parça)

bekbekey , 1. bir kadın gençliğin şarkısının adıdır ; 2. geceleyin sürüyü beklerken haykırma.

bekbekeyle- , 1. bekbekey (bk.) şarkısını söylemek ; 2. gece beklerken sürüye haykırmak ; 3. mec . titremek (soğuktan) ; tanğdı tanğday bekbeylep çırgamın folk. : şafağa kadar (soğuktan) titriyorum.

bekem , a. sağlam , dayanıklı ; (muhkem’den mi acaba? : M.)

bekemde- , sağlamak , sağlamlaştırmak , tahkim etmek.

bekemdel- , sağlamlaştırılmak , tahkim edilmek ; perçinlemek.

bekemdeş , sağlamlaştırma , tahkim etme (bir vetire olarak)

bekemdet- , et. bekemde-den.

bekemdik , sağlamlık dayanıklılık.

beken , bk. bı.

bekenek = bakene.

beker , f. beyhude , boş yere , nafile , boşu boşuna ; beker cür- : işsiz gezmek , dolaşmak ; beker cürgüçö , beker işte ats. : işsiz dolaşmaktansa , bedava çalış ; beker ber- : bedava parasız bermek ; bekerinen : boşuna , büsbütün beyhude ; bekerden beker : boşu boşuna.

bekerçi , işsiz dolaşan.

bekerçilik , bekerlik , işsizlik.

beket I , r. psota istasyonu durağı ; bir beket col : iki istasyon , durak arasındaki mesafe (20-25 km.)

beket II , kon. =paket.

beki- , 1. tahkim etmek , pekitmek ; pekitilmek , tahkim edilmek ; pekiştirmek ; 2. örtmek , örtülmek ; kapatılmak ; 3. tasdik etmek (resmen meriyete geçecek hale komak)

bekin- , gizlenmek , saklanmak.

bekinmeçek , saklambaç (oyunu).

bekint- et. bekin-den.

bekinüü , işs . bekin-den.

bekit- 1. metanet verme , katılaştırma , sağlamlaştırma , perçinleme ; 2. tasdik etme , meriyete geçecek hale koma ; ratification.

bekpekey = bekbekey

beksil , kon. = veksel

bekzat- , k-f beyzade , beyoğlu.

bel , 1. bedenin kuşak bağlanacak eri ; bel ; kumurska bel : ince belli endamlı (kadın) (harfiyen : karınca bel) ; bel kuda bk. kuda ; duşmanga bel aldırba : düşmana zafını belli etme ! , düşman karşısında kendini yiğit göster ; bel çeç- : giyimi çıkarmak , soyunmak ; künütünü bel çeçpey folk. : geceli gündüzlü soyunmayıp ; 2. umut ; arka (istinatgah) ; tutma , kayırma ; bel bayla yahut bel buu- : bir işe tamamiyle sarılmak , ciddiyetle , azimle girişmek ; sağa bel bayladım : bütün umudumu sana bağladım ; bel baylagan beli bar , bekip catan ceri bar folk. : dayanacak adamı var , sığınacak yeri var ; bel baylagan beli oşol , bek işengen eri oşol folk. : o onun arkasıdır , o , onun güvendiği bahadırdır ; bul söz maa bir az bel bolo tüştü : bu söz bana cesaret verdi ; 3. dağ geçidi ; dağ sırtı ; bel aş- : geçidi geçmek , aşmak ; aç bel : yaşayanları bulunmıyan dağ sırtı : bel baskak bk. baskak.

belboo , kışak , kemer ; çok belboo bk. çok I.

belçe , belçesinen battı : beline kadar battı ; belçemden aldırıp suu keçtim : belime kadar derin olan suyu geçtim ; çokoyun belçesinen basıp cüröt : çicmelerinin burunlarını dimdik tutarak geziyo (ökçeler öne uzamış , burunları yukarı kalkmış)

belçir I at.derisinden dikilen hususi bir çeşit çizme.

belçir II kon. = feldşer.

belçirdik , kon. “feldşer” lik (sıhhiye memurluğu) mesleği , vazifesi.

beldemçi , 1. belden başlıyarak yırtmaçlı olan kadın fistanı ; “plaxta” (Ukranya’da bir çeşit fistan , m.) ; 2. bir nevi savaş giyimi.

beldik , 1. yaşlı kadınların taşıdığı bir nevi fistan; 2. koçun , koyunlara aşmasına engel olan sargı ; 3. kuşak.

beldüü , kuvettli ; bir üydün beldüü azamatı : bütün bir evin dayangacı olan babayiğit.

bele , bk. ele II

belek , atiyye , hediye ; belek-beçkek : atiyyeler , hediyeler.

belekey , kısacık ; küçücük ; bep-belekey boyu bar , ceti kabay tonu bar (bilmece) : boyu kısadır , yedi tane kürkü vardır (piyaz: soğan)

belem , bk. ele II ; suu tunuk belem karaçı : baksana , su duru mudur?

belen , hazır ; belen akça : nakit para ; belen kıl- : hazırlamak.

belende- , hazırlamak ; ihtiyaten hazırlamak , belki lazım olur diye biriktirmek.

belenden- , mut. belende-den ; hazırlanmak ; ihtiyaten edinmek.

belendet- , et. belende-den.

belendik , hazır bulunma.

belendöö , hazırlama.

belenğ , bk. ele II

beles , 1. tepe , dağın sırtı ; murunday beles aşkıça , buttay beles tegeren ats. : burun büyüklüğündeki dağ sırtını aşmaktansa , ayak hacmindeki sırtı dolaşarak geçmek iyidir ; 2. (rad ;) 8-10 kilometre kadar mesafedir.

belet , r. 1. bilet ; kiriş beleti : duhuliye bileti ; 2. evlet korusunda ağaç dikme ruhsatiyesi.

beletçi , (ağaç kesmek için ruhsatiye veren) orman memuru.

belette - , kanun hilafı ağaç kesme için para cezası yükletmek ; beletçi belettep ketti : orman memuru para cezası yükletti.

Yüklə 6,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   90




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin