A kital ne demektiR


A-BAKARA SURESİ 190-193. AYETLER



Yüklə 188,98 Kb.
səhifə2/5
tarix25.10.2017
ölçüsü188,98 Kb.
#12717
1   2   3   4   5

A-BAKARA SURESİ 190-193. AYETLER


Bakara suresinin 190, 191, 192 ve 193. ayetleri bir taraftan müşriklerle savaşı emrederken diğer taraftan da bu savaşın keyfiyetini ortaya koymaktadır. Söz konusu ayetler şu şekildedir:

"Size karşı savaşanlarla, savaşın. Sakın aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.7

Onları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Baskı ve işkence adam öldürmekten daha kötüdür. Onlar sizinle savaşmadıkça Mescid-i Haram'da siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar orada size savaş açarlarsa derhal onları öldürün. Kafirlerin cezası işte böyledir.8

Eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse (şunu iyi bilin ki) Allah çok affedicidir, çok merhametlidir.Baskı ve işkence tamamen yok oluncaya ve din Allah için (uygulanır) oluncaya kadar onlarla savaşın. (Baskı ve işkenceden) vazgeçerlerse zalimler hariç (kimseye) düşmanlık ve saldırı yoktur.9

Bilindiği gibi hicretten önce müslümanlara savaş izni verilmemişti.Müslümanlar Mekke'de iken Hz. Peygamber kendilerine, müşriklerin eziyetlerine sabretmelerini, karşılık vermemelerini emrederdi. Hicretten sonra ise müslümanların Peygamberimizden savaş için izin istemeleri üzerine bu ayetler nazil oldu.10

Önce bu ayetler üzerinde yapılan tartışmalara, ardından da ayetlerde dikkat çeken noktalara değinmek istiyorum.


1-Ayetlerde Tartışılan Hususlar:


Bu ayetleri dikkatle incelediğimizde 1. ayetimiz olan 190. ayetin ilk inen kıtal ayeti olup olmadığı, yine bu ayet ve bundan sonraki ayetlerin sebebi nüzulü, neshle bir bağlantısı olup olmadığı ve nihayet 191 ve 193. ayetlerde geçen “fitne” kelimesinin ne anlama geldiği konusunda müfessirlerimiz tarafından ciddi tartışmalar yapıldığına şahit olmaktayız. Şimdi bu tartışmalara sırasıyla bir göz atalım:

a-İlk İnen Kıtal Ayetleri Bağlamında

Rebi b. Enes, müslümanlar Mekke’de iken Peygamberimiz “Onları affet ve hoşgörülü ol”11 “Onların söylediklerine sabret ve güzelce onlardan ayrıl”12 “Sen onlara zorlayıcı değilsin…”13 vb. ayetlerle müşriklerin eziyetlerine karşı sabır tavsiye ediliyordu. Ama müslümanlar Medine’ye hicret edince Bakara 190. ayet inerek Müslümanlara, kendilerine karşı yapılan saldırılara karşı koyma izni verildi. Rebi b. Enes ve diğer bazı alimler tarafından dile getirilen bu görüşe göre ilk inen kıtal ayeti bu ayettir.14

Öte yandan Hz. Ebubekir’den rivayet edildiğine göre ilk inen kıtal ayeti, “Zulme uğramaları sebebiyle, kendileriyle savaşılan (mü’min) lere (savaşma) izni verildi”15 ayetidir.16

Bu durumda ilk inen kıtal ayetleri bağlamında temelde iki görüşün bulunduğu ortaya çıkmaktadır: Birinci görüş Rebi b. Enes’in öncülüğünü yaptığı görüş olan Bakara suresi 190. ayet, (üzerinde durduğumuz ayet) diğer görüş ise Hz. Ebubekir’den gelen rivayete göre Hac suresi 39. ayet. Ancak Kurtubi’nin ifadesine göre birinci görüşü savunan alimlerin sayısı daha fazladır.17 Ayrıca Hac suresi 39. ayet müşriklerin Müslümanlarla savaşıp savaşmamalarına bakılmaksızın müslümanlara verilen genel bir izni içerirken,18 Bakara suresi 190. ayet müşriklerden savaşanlara karşı savaşılmasını emretmektedir.



b-Sebebi Nüzul Bağlamında

Bu ayetlerin nüzul sebebiyle ilgili olarak genellikle iki olaydan söz edilir: Birincisi bu ayetlerin Hudeybiye’de indiği rivayetidir.Vahidi’nin İbni Abbas tarikiyle aktardığına göre hicretin altıncı yılında müşrikler, müslümanların Kabe ziyaretini engellyip, bu ziyareti ertesi yıl yapmak üzere sulh muahedesi imzalamışlardı. Ne var ki müslümanlar, müşriklerin sözlerini tutup tutmayacaklarından emin değillerdi. Bu yüzden haram aylarında ve Harem Bölgesinde saldırıya uğramaktan endişe ediyorlardı. İşte bu ayetler Müslümanların bu endişesini ortadan kaldırmak üzere nazil olmuştur.19

İkincisi ise, ilk inen kıtal ayetleri bağlamında zikrettiğimiz Rebi b. Enes’in rivayet ettiği, “Mekke’de iken müşriklerin eziyetlerine göğüs germeleri emredilen Müslümanlara hicretten sonra savaş izni verilmesi” hadisesidir.20

Özellikle 191. ayette zikredilen Müslümanların Mescid-i Haram’da kendileriyle savaşılması halinde, onların da karşı tarafa mukabelede bulunmalarının emredilmesi göz önüne alındığında, birinci görüşün daha isabetli olduğu ortaya çıkmaktadır.



c-Nesh Bağlamında

Bazı müfessirler Bakara suresi 190. ayetin mensuh, yani hükmünün ortadan kaldırılmış olduğunu ileri sürerken, bazıları da muhkem, yani hükmünün baki olduğunu iddia etmektedirler. Mensuh olduğunu söyleyenler de nasih (bu ayetin hükmünü ortadan kaldıran) ayet konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Bir kısım müfessirler söz konusu ayetin, “Müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekün savaşın.”21 ayetiyle neshedildiğini,22 bir kısmı da nasih ayetin, “müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün”23 ayeti olduğunu ifade ederken, diğer bir kısmı da bu ayetin hemen akabinde gelen “onları bulduğunuz yerde öldürün” ayeti olduğunu iddia etmektedir.24

Görüldüğü gibi Bakara suresi 190. ayetin neshedildiğini savunanlar nasih ayetin, aynı surenin 191. ayeti veya Tevbe suresinin 5. ya da 36. ayeti olabileceği konusunda üç değişik ayeti gündeme getirmektedirler. Bunun yanı sıra İbn-ı Abbas, Ömer b. Abdilaziz ve Mücahid gibi önemli simalar da bu ayetin neshe konu olmayacağını söylemektedirler.25 Zira ayetin anlamı “sizinle savaşacak konumda olanlarla savaşın, sizinle savaşamayacak durumdaki kadın, çocuk, yaşlı ve din adamları gibi güçsüzleri öldürerek haddi aşmayın” demektir.26Ayrıca İbni Kesir de bu ayetle ilgili olarak, ayette geçen “-sizinle savaşanlara karşı savaşın- ifadesiyle Müslümanları düşmana karşı teşvik ve heyecanlandırma amaçlanmaktadır, dolayısıyla nesh iddialarının üzerinde düşünmek gerekir” demektedir.27

Her iki tarafın (neshi kabul eden ve etmeyen) iddialarını ve delillerini değerlendirdiğimizde ayetin neshi gerektirecek bir yönünün olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Neshle ilgili benzer bir tartışma da 191. ayetteki “onlar sizinle savaşmadıkça Mescid-i Haram’da siz de onlarla savaşmayın” ifadesinde ortaya çıkmaktadır. Katade bu ayetin “haram ayları çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün”28 ayetiyle neshedildiğini iddia ederken; Mukatil, aynı ayetin ilk kısmındaki ”onları bulduğunuz yerde öldürün” ifadesiyle neshedildiğini, daha sonra bunu da “müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün”29 ayetinin neshettiğini söylemektedir.30

Tüm bu nesh iddialarına karşın Mücahid ve Tavus, karşılıklı savaş olmadıkça Mescid-i Haram’da kimsenin öldürülmesinin caiz olmadığı, ayetin nassı da zaten bunu ifade ettiği gerekçesiyle burada nesh iddiasına karşı çıkmaktadırlar. Ebu Hanife ve arkadaşlarının da katıldığı31 bu görüşün en isabetli görüş olduğu kanaatindeyiz.



d-“Fitne” Kelimesinin Anlamı Bağlamında

Fitne kelimesi sözlükte denemek, imtihan etmek altın ve gümüşü ateşte eriterek iyi ve kötüsünü birbirinden ayırdetmek32

Kur’an-ı Kerim’in otuz dört yerinde geçen “fitne” kelimesi birbirinden farklı bir çok anlamda kullanılmıştır.33 Bununla birlikte konumuzla direkt bağlantılı olan fitne kelimesi Kur’an-ı Kerim’de, üçü Bakara suresinde (191, 193 ve 217. ayetler), biri de Enfal suresinde (39.ayet) olmak üzere dört yerde geçmektedir.

Bu ayetlerdeki “fitne” kelimesinin anlamına gelince; kılasik tefsirlere baktığımızda genellikle söz konusu kelimenin anlamının “şirk” ve “küfür” olarak yorumlandığını görmekteyiz.34 Bu yoruma göre Bakara suresi 193. ayetin anlamı, “Şirk / küfür (fitne) ortadan kalkıncaya kadar müşriklerle savaşın” olur ki, bu durumda hem “Dinde zorlama yoktur”35, “Ortak koşanların, Allh’n yanında ve Elçisinin yanında nasıl andlaşması olabilir? Ancak Mescid-i Haram’da andlaştıklarınız hariç. Onlar size dürüst davrandıkça siz de onlara dürüst davranın, çünkü Allah (günahlardan) korunanları sever.”36 Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan menetmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever.”37 Vb. gibi ayetlerle çelişme durumu ortaya çıkacak, hem de Peygamberimizin müşriklerle yaptığı Hudeybiye andlaşmasının bir anlamı kalmayacaktır. Zira şirk, yani müşrikler ortadan kalkıncaya kadar savaşılması emredilmektedir.

Halbuki Bakara suresi 191. ayetin tefsiri bağlamında Keşşaf sahibi Zemahşeri’nin de ifade ettiğij gibi (söz konusu ayeti Zemahşeri, “bu ayetin ‘…onların sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyma fitnesi sizi öldürmelerinden daha eşeddir.’ Ayetindeki “fitne” kelimesi, “baskı ve zulüm” şeklinde murad edilmiş olması da caizdir.”38 Şeklinde yorumlamaktadır) fitne kelimesinin “baskı”, “zulüm ve işkence”39 olarak yorumlanması halinde herhangi bir problem kalmayacaktır.

Netice olarak fitne kelimesinin, insanları dinlerinden döndürmeyi, onlara eziyet etmeye çalışmayı ve dinin serbestçe anlatılmasına mani olmayı da içeren geniş bir anlamı kapsadığı40 yorumunun daha isabetli olduğu kanaati hasıl olmaktadır.


2-Ayetlerde Dikkat Çeken Noktalar


Bu ayetleri teker teker dikkatle incelediğimizde İslam’ın savaş anlayışını ya da savaşa bakış açısını kolayca kavrayabiliriz. Müşriklerle savaşı emreden bu ve benzeri ayetlerdeki tavrın insanları, İslam’a girmeye zorladığı, dolayısıyla din ve vicdan özgürlüğünden bahsetmenin mümkün olmadığı görüşünün temelinde, İslam’daki savaş sebebinin şirk / küfür olduğu anlayışı yatmaktadır. Yani bu anlayışa göre müşrikler kafir oldukları, Müslüman olmadıkları için, Müslüman oluncaya kadar onlarla savaşmak emredilmiştir.

Oysa ayetler, tüm ön kabullerden sıyrılarak, objektif bir şekilde, kendi bağlamlarından ve iniş sebebinden soyutlanmadan incelendiğinde savaş sebebinin iddia edildiği gibi şirk / küfür olmadığı ortaya çıkacaktır.

Bu noktada, “Din İşleri Yüksek Kurulu” üyesi Dr. Halil Altuntaş hocamızın değerli bir çalışmasına dikkat çekmek istiyorum. Hocamız, “İslam’da Din Hürriyetinin Temelleri” adlı kitabında şu an üzerinde durduğumuz ayetleri değerlendirmiş ve “şimdi bu ayetlerde; müşriklerle savaş emrinin temelinde, onların kafir oluşlarının değil, saldırganlıklarının ve Müslümanlara hayat hakkı tanımayışlarının bulunduğunu gösteren bazı noktalara kısaac değinelim.” diyerek şu hususlara dikkat çekmiştir: (konumuz açısından önemine binaen özet olarak buraya alıyorum.)

Bakara suresi 190. ayette (Size karşı savaşanlarla, Allah yolunda siz de savaşın.Sakın aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.) savaş emri açıkça karşı tarafın saldırgan olması şartına bağlanmış, “savaşa mukabele” sınırının aşılmaması uyarısında bulunulmuştur. Demek ki saldırmadıkları sürece, Müslüman olmasalar bile, Müslümanlar “haddi aşarak” savaşı başlatma yetkisine sahip değildirler.

Bir sonraki ayet olan Bakara suresi 191. ayette (Onları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden –Mekke’den- siz de onları çıkarın. Fitne –baskı ve işkence-, adam öldürmekten daha kötüdür. Onlar sizinle savaşmadıkça Mescid-i Haram’da siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar orada size savaş açarlarsa derhal onları öldürün. Kafirlerin cezası işte böyledir.) yer alan “onları yakaladığınız yerde öldürün” ifadesini de önceki ayetle bağlantılı olarak değerlendirmek gerektiği açıktır. Buna göre söz konusu ifadenin anlamı “Onları yani size savaş açanları yakaladığınız yerde öldürün” demektir. Savaşmayanlara dokunulmayacaktır

Yine aynı ayette geçen “Sizi çıkardıkları yerden –Mekke’den- siz de onları çıkarın. Fitne –baskı ve işkence- adam öldürmekten daha kötüdür.” ifadeleri de, savaş konusunda mütekabiliyetin esas alınması gerektiğini gösterir. Müşrikler Müslümanları yurtları olan Mekke’den çıkardıkları; onlara baskı ve işkence uyguladıkları, dinlerini yaşamada ve onu tebliğ etme görevini yerine getirmede sıkıntıya düşmelerine sebep oldukları için Müslümanlar onlarla savaşacaklardır. (Müşrik / kafir oldukları için değil) İslam, Müslümanları yurtlarından etmek, dinlerine komplo kurmak, onu yok etmek gibi bir amaç taşımayanlara savaş açmayı yasaklamakla kalmaz, onlara iyilik etmeyi ve adil davranmayı da öngörür. Zira Kur’an, “Allah, din yüzünden sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan sizi alıkoymaz.”41 buyurmaktadır. Müslümanları yurtlarından çıkarmaları söz konusu olanlar, öncelikle Mekke müşrikleri olduğu için ayette öncelikle, böyle bir etkinliği bulunmayan müşriklerin kastedildiği anlaşılır. Dolayısıyla ayet saldırgan olmayan müşriklerin öldürülemeyeceğini ifade etmektedir.

Bakara suresi 191. ayette geçen “baskı ve işkence adam öldürmekten daha kötüdür.” İfadesi de, tüm bu kayıtlara uyduktan sonra müşrikleri öldürmek zorunda kalacak Müslümanların yine de “alacaklı” konumda olacaklarına işarettir.

Ayetin devamı da aynı mütekabiliyet esasının açık bir ifadesidir.

Buna göre yukarıdaki ayeti kendi bağlamından koparmak, bununla da kalmayıp, ayetin sadece “onları yakaladığınız yerde öldürün” anlamındaki kısmını alarak, bunu “İslam’a girmeye zorlama”nın gerekliliğine delil yapmak sağlıklı bir yaklaşım değildir.

Bakara suresi 192. ayette kendileriyle savaşılacak olanların saldırganlıktan vazgeçmeleri halinden söz edilerk, savaşın çıkmasında etkin olan tarafın onlar olduğuna işaret edilmektedir.

Nihayet dördüncü ayetimiz olan Bakara suresi 193. ayette de “fitne” yani baskı ve işkencenin ortadan kalkması savaş için hedef gösterilmiş, fitne çıkaranların bundan vazgeçmesi halinde haksızlık ve zulüm yapanlar dışında kimseye düşmanlık ve saldırı yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Kısaca söylemek gerekirse, müşriklerle savaşmayı emreden ayetler kendi bağlamlarından koparılmadan ele alındıklarında görülecektir ki, söz konusu savaş emrinin nihai amacı, müşrikleri istemeseler de Müslüman yapmak değil, İslam’ın hayata geçirilmesi sürecine zarar vermelerini engellemektir.42

Bu değerlendirmelerden de anlaşılacağı üzere Kur’ana göre savaşın sebebi ne müşrik ya da kafir olmak, ne de dünyalık menfaat ve arzuları tatmindir. Bu ayetlere göre başka toplumlarla savaş yapmayı meşru kılan sebep, ya karşı taraftan gelen bir saldırı, ya da düşünce ve inançların açıklanıp yayılmasına engel olan baskı ve zulümdür

Ayrıca 190. ayette geçen, “Sakın aşırı gitmeyin. Zira Allah aşırı gidenleri sevmez.” ifadesinden İslam alimleri, Peygamberimizin ve ashabın uygulamalarını da dikkate alarak, yapılan iş savaş ta olsa bir nizam ve intizamı olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu ayete dayanılarak, savaşma durumları söz konusu olmayan kadınların, çocukların, din adamlarının, müzmin hastaların, yaşlıların, işçi ve ziraatle uğraşan çiftçilerin öldürülmesi yasaklanmıştır.43



Yüklə 188,98 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin