A research on the application of participatory rural appraisal approach


Çizelge 2.9. Zeytin ağaç sayıları, üretimi ve verimi



Yüklə 1,23 Mb.
səhifə11/144
tarix07.01.2022
ölçüsü1,23 Mb.
#83309
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   144

Çizelge 2.9. Zeytin ağaç sayıları, üretimi ve verimi


Yıllar

Meyve veren ağaç sayısı

Meyve vermeyen ağaç sayısı

Toplam ağaç sayısı

Üretim (Ton)

Verim kg/ağaç)

Yemekliğe ayrılan (ton)

Yağlığa ayrılan (ton)

Elde edilen zeytin yağı (ton)

1995

139000

5200

144200

1390

10

208

1182

236

1996

140000

5800

145800

4900

35

735

4165

233

1997

142000

5800

147800

1420

10

350

1070

210

Kaynak: T.C. Tarım ve Köyişleri bakanlığı, izmir il Müdürlüğü İzmir ili, 1995, 1996 ve 1997 Yılları Çalışmaları ve Tarımsal Yapı

Ürünlerin pazarlaması TARİŞ, tüccar veya üreticilerin kendileri tarafından yapılmaktadır. Ancak ürünün zamanında ve yerinde değerlendirilmesi için bir pazarlama kooperatifine ihtiyaç bulunduğu ifade edilmektedir. İlçede Menemen Belediyesi ait 1 adet 30 ton kapasitelik bir soğuk hava deposu vardır.


2.2.2. Hayvansal Üretim


İlçede 1997 yılı itibariyle büyükbaş hayvan sayısı 328.559 başdır. Hayvan yetiştiriciliğinde küçükbaş hayvanlar daha fazla yer tutmaktadır. İlçede toplam 59.050 adet küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir. Hayvan sayısında 1995 yılına göre meydana gelen artış küçükbaş hayvan sayısındaki artıştan kaynaklanmıştır. Büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanları canlı olarak büyük firmalar tarafından talep edilmektedir.

Çizelge 2.10. Hayvan Sayıları (Adet)






1995

1996

1997

Sığır

12350

12065

12265

Koyun

44500

45750

45550

Keçi

15300

14900

13500

Tavuk

221000

225000

256000

Kaynak: T.C. Tarım ve Köyişleri bakanlığı, izmir il Müdürlüğü İzmir ili, 1995, 1996 ve 1997 Yılları Çalışmaları ve Tarımsal Yapı

Büyükbaş hayvan varlığının %54'ü saf kültür, %35'i kültür melezi, %11'i yerli+diğerdir. Koyun varlığının %70'i melez koyundur. İlçedeki keçi varlığının ise tamamı kıl keçisidir. 1995 yılında ağırlıklı olarak brolier cinsi tavuk yetiştirilirken, 1997 yılında ağırlığın yumurtacı tavuk lehine dönüştüğü söylenebilir. 17 köyün arıcılık yaptığı Menemen'de 1997 yılında 1995 yılına göre arı kovanı sayısında %5 oranında azalma görülmüştür.

Çizelge 2.11. Hayvansal üretim miktarı (Ton)

Ürünler

Yıllar

1995

1996

1997

Süt

29152

29189

28758

Et (kırmızı)

Sığıt eti

Koyun+Kuzu

Keçi+Oğlak



558.4

548.76

592.27

479.38


111.04

1.85


Et (beyaz)

499

579

529

Yün yapağı

66.3

68.05

104.39

Keçi kıl

9.2

9.9

13.50

Bal

100.1

91.80

96.30

Balmumu

20

18.36

19.26

Yumurta (1000 adet)

29050

36100

46.050

Kaynak: T.C. Tarım ve Köyişleri bakanlığı, izmir il Müdürlüğü İzmir ili, 1995, 1996 ve 1997 Yılları Çalışmaları ve Tarımsal Yapı

2.2.3. Tarımsal İşletme Büyüklükleri


İşlenen arazi genişliğine göre tarım işletmelerinin dağılımı incelendiğinde küçük işletmelerin ağırlıkta olduğu görülmektedir. İlçe tarımında genellikle küçük ve orta boyutlu işletmelerin ağırlıklı olduğu söylenebilir. Süt sığırı yetiştiren 1.245 işletme bulunmaktadır. Bu işletmelerin hayvan varlığı 9.180 başdır. İlçede 14 adet işletmede 720 baş besi sığırı yetiştirilmektedir. Koyun yetiştiren yaklaşık 370 işletmenin toplam hayvan varlığı 43.500 baş, keçi yetiştirilen 160 işletmenin toplam hayvan varlığı ise 14900 başdır.

3. KKD Yaklaşımının Kurumsallaştırılması ve Ölçeğinin Büyütülmesi İle ilgili Kavramsal Çerçeve ve Dünya Deneyimleri



Teknoloji transferi (transfer of technology) yaklaşımı, endüstriyel tarım ve yeşil devrim tarımı kavramları uzun yıllar tartışılmaz doğrular şeklinde kabul edildiler. Ancak Dünya’da tarım ve kırsal alanlardaki sorunların sürmesi, yoksulluğun yenilememesi bunlara karşı eleştirel yaklaşımları yükseltti. Bu konuda önde gelen araştırmacılardan Robert Chambers’in eserleri bu yeni yaklaşımla ilgili oldukça iyi fikir verebilmektedir. (bkz: kaynakça) Endüstriyel tarım ovalarda, sulanabilir topraklarda çevre sorunları doğurmakla ve ayrıca tarım alanlarının büyük çiftçilerin elinde toplanması ile sosyal sorunlar yaratmakla birlikte verimlilik artışları sağlayabilmiş idi. Yeşil devrim yani sulanabilen ovalarda yeni geliştirilmiş tohumluklar ve kimyasal gübreler gibi girdilerle belli bir teknoloji paketinin transferi, sayılan sorunlara rağmen verimlilik artışları getirmiştir. Ülkemizde de sulanan alanlarda verimlilik artışına karşılık çevre sorunları ve dış girdilere artan bağımlılık ve bunların sonucu karlılıklarda yetersiz artışlar bu alanlarda da karşılaşılan sorunlardır. Ancak Chambers’in “karmaşık, farklılaşmış (veya çeşitlenmiş) ve riske açık tarım” (complex, diverse and risk-prone) dediği kesimde teknoloji transferi, endüstriyel tarım ve yeşil devrim büyük ölçüde başarısızlığa uğradı. Bu alanların temel özelliği sulanan ovalardaki gibi tek ürünün hatta tek çeşidin belli bir reçeteye göre üretilmesi değildir. Ürün sayısı, çeşit sayısı fazladır. Bunlar arasında yöreden yöreye değişen iç bağımlılıklar (nöbetleşme vb.) vardır. Aile tüketiminde herbirinin yeri bulunmaktadır. Bazı ürünler riski azaltmaktadır. Böylece tarım sistemi karmaşık olmaktadır. Aynı yörede bile değişik yönlerde değişik ürünler yetiştiren, değişik tarım teknikleri uygulayan farklılaşmış, çeşitlenmiş işletmeler görülmektedir. Diğer taraftan bu işletmeler riske daha çok açıktırlar.

Teknoloji transferi paradigmasında araştırma kararları bilim insanları tarafından alınmakta, teknoloji araştırma istasyonlarında geliştirilmekte ve sonra yayımcılara çiftçilere aktarması için verilmektedir. Fakat dominant pozitivist çerçeve yerel karmaşıklığı kaçırmakta, çiftçilerin uyum başarılarını dikkate alamamakta, bir bağlamda başarılı olan teknolojiler ilgisiz ortamlarda başarısız bir şekilde uygulanmaya çalışılmakta, profesyoneller ve kurumlar başarısızlıklardan ders almaya uygun olmayan bir yapıda kendi kendilerini kandırmaktadırlar.


Bu başarısızlıkların anlaşılması ve başka alanlardaki gelişmeler sonucu tarımsal araştırma, kalkınma ve yayımda yeni ve tamamlayıcı bir paradigma doğmaktadır. Birçok disiplin ve araştırma alanı, doğmakta olan öğrenme paradigmasından yararlanmaktadır. Bu yeni paradigmanın bileşenleri yeni öğrenme yaklaşımları, katılımcı yöntemler, kurumsal yenilikler ve yeni profesyonelizmdir. (Pretty ve Chambers, 1994, s.182-202)

Pretty ve Chambers’a göre öğrenme ve öğretme aynı şey değildir. Öğrenme mutlaka öğretmeden kaynaklanmayabilir. Öğretme müfredatda normal moddur, teknoloji transferi modelini kabul eder, birçok kurumsal yapıda merkezi roldedir. Üniversiteler ve diğer tarımsal kuruluşlar, (genellikle konferansla) alıcılara (öğrenci) verdikleri bilgilerin bekçisi oldukları izlenimini vererek öğretme paradigmasını güçlendirirler. Öğretmenin kendisini geliştirmeye odaklanmayan ve öğrenme yetisini içermeyen öğretmeler, sürdürülebilir tarımı tehdit eder. Ne öğrendiğimizden çok nasıl öğrendiğimiz üzerine odaklanmalıyız. Kuruluşlar yaratıcı öğrenme ortamları, öğrenim deneyimleriyle, açık ve eşit etkileşimlerle, bireysel keşif ve deneme koşulları sağlamalıdırlar. Kişiler ve gruplar için pedagojik hedefler kendi kendine öğrenme ve kendine öğretme ile kendini güçlendirme olmalıdır.
Bu alandaki yayınlarda kuruluşların köklü bir eleştirisi yapılmakta ve topluma sorumlu, çiftçilerle birlikte öğrenen kuruluşlar oluşturmaya büyük önem verilmektedir. (Chambers, 1992,1993, 1997; Holland ve Blackburn, 1998; Kumar, 1996) Bu yazarlara göre birçok tarımsal kuruluş, üniversiteler, araştırma kuruluşları veya yayım kuruluşları kısıtlayıcı bürokrasi ile karekterize edilirler. Merkezi hiyerarşik otoriteleri, ihtisaslaşmış disiplinlere ait bölümleri ve standartlaştırılmış süreçleri vardır. Kişisel yükselme ve kurumun yaşaması, çiftçilerin araştırma sonuçlarını kabul etmeleri gibi dış başarılara değil, daha çok profesyonel normlara dayalı başarılara bağlıdır. Bu kuruluşlar teknoloji paketleri ve programları hakkında yanlış bir şekilde olumlu izlenimler veren yanlış geri beslemelerle karekterize edilen öğrenme biçimleri ile varlıklarını sürdürürler.

Açık öğrenme ortamlarına ve katılımcı yöntemlere uyan kuruluşlar çok disiplinli, esnek takımlarla desantralize olmalı ve çıktıları çiftçilerin taleplerine cevap vermelidir. Bu koşullarda kişisel yükselmeler, kurumsal varlığın sürdürülmesi, daha çok dış başarılara bağlı olmalıdır. Bu yeni kuruluşlar değişime uymaları için gerçekçi ve hızlı geri beslemelere açık, öğrenen kuruluşlar olacaktır..



Aşağıdaki çizelgede eski kurumsal yapıların nasıl olduğu, yenilerinden ne beklediğimiz açıklanmaktadır.



Yüklə 1,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   144




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin