Müellifin Önsözü
Hamd Allah’a mahsustur. O tek ve kahredicidir, güçlü ve kudret sahibidir, merhamet eden, bağışlayan, yeri ve göğü yaratandır, karanlık ve nuru icat edendir, zaman ve dehri takdir edendir, sebep ve işleri tedbir edendir, kabirdekileri (ölüleri) diriltendir, açık ve saklı olandan haberdardır, geçmiş ve geleceği bilendir, lütuf ve ihsan o’nundur, güç ve kudret o’na mahsustur.
Her durumda Allah’a hamd ediyorum, en iyi ameller için o’ndan kılavuzluk istiyorum, azgınlık ve sapıklıktan o’na sığınıyorum, nimetlerin artmasını hakkedecek ve vaadlerin gerçekleşmesini tamamlayacak bir şükürle o’na şükrediyorum; helak ve azaptan insanları kurtaracak amelleri yapmaya muvaffak olmak için o’ndan yardım diliyorum.
Allah’tan başka bir ilahın olmadığına şehadet ediyorum; O öyle bir Allah’tır ki, evveldir, başlangıçlıkla tavsif edilmez, ahirdir, nihayetle vasfedilmez.1 Öyle bir ilah ki, daimi ve ebedidir, saklı ve gizli olan her şeyi bilendir.
Yine şehadet ediyorum ki, Muhammed (s.a.a), o’nun değerli kulu ve emin elçisidir, Allah’a kulluk etmekle maruftur, şefaat için seçilmiştir. Allah-u Teala eğrilikleri doğrultmak, hüccetleri nasbetmek (göstermek) ve müminlere rahmet, kâfirlere hüccet olması için O’nu göndererek müşriklerin istememesine rağmen Allah’ın dinini aşikâr ve hakim kılması için meleklerle te’yit etmiştir. Allah’ın salat ve selamı o’na ve pak Ehl-i Beyt’ine olsun.
Yine şehadet ediyorum ki, Ali bin Ebu Talib müminlerin emiri, müslümanların mevlası (önderi) ve alemlerin Rabb’inin elçisinin halifesidir. Yine şehadet ediyorum ki, onun evlatlarından olan İmamlar, kıyamete kadar Allah’ın hüccetleri ve Peygamberlerin ilminin varisleridirler. Allah’ın salatı, selamı, rahmeti ve bereketi onların hepsinin üzerine olsun.
Bu kitabın müsannifi Ebu Cafer Muhammed bin Ali bin Hüseyin bin Musa bin Babaveyh el-Kummi el-Fakih (r.a) şöyle diyor:
“Sahip Ebu’l Kasım İsmail bin Abbad’ın 1- Allah ömrünü uzatsın, devletini, nimetini ve egemenliğini daimi kılsın- kasidelerinden iki kaside elime geçti; bu kasideler İmam Rıza (a.s)’a selam etmekle ilgili idi. O Ehl-i Beyt’i sevdiğinden, onların velayetine sarıldığından, onların itaatlarının farz olduğuna inandığından, imametlerini kabul ettiğinden, onların soyuna ikram ve hürmet ettiğinden, onların şialarına ihsanda bulunduğundan, bana yaptığı lütuf ve iyiliği karşısında kusurlarımı telafi etmek ve onun yanında mukarreb olmaktan dolayı, onun yanında Ehl-i Beyt’in ilminden daha değerli ve sevimli bir şey olmadığını bildiğimden ötürü bu kitabı onun kütüphanesi için telif ettim. Umulur ki, özrümü kabul eder, kusurumdan geçer ve onun hakkındaki ümit ve arzumu gerçekleştirir. Allah (c.c) onun elini adaletle açsın, sözünü hak ile yüceltsin, kudretini hayır üzere sürekli kılsın ve zorlukları onun kerem ve bahşişiyle kolaylaştırsın.
Bu kitaba iki kasideyi zikretmekle başladım. Çünkü bu iki kaside, bu kitabın hazırlanmasına sebep olmuştur. Tevfik Allah’ın yardımı iledir.
Sayın Sahip İsmail bin Abbad (r.z), İmam Rıza (a.s)’a salat ve selam hediye ederken şöyle diyor:
* Ey kutsal ve tertemiz mekân olan Tus şehrine giden!
* Benim selamımı Hz. Rıza (a.s)’a ilet ve toprağa verilenlerin en hayırlısı olan en değerli kabrin başına in.
* Yemin olsun Allah’a öyle bir yemin ki, Ehl-i Beyt’in velayetinde gark olan bir kimse bu yemini etmiştir.
* Eğer arzularımı gerçekleştirmek kendi elimde olsaydı, (Hz. Rıza’nın) evinin yanı başı olan Tus’da konaklardım.
* Ve hızlı giden develer gibi koşardım...
* Öyle bir Meşhed’e (İmam’ın ziyaretine) ki, ışıkla kuşatılmış, nur ve yücelikle defnedilmiştir.
* Ey efendim ve efendimin oğlu! Günlerimin yüzü, rahatsız ve asık suratlı olduktan sonra güldü.
* O zaman ki, Nasibilerin bayrakları yıkılmış oldu.
* Sizin velayetiniz hakkında, hakkı açıkça beyan ettim, hak ise sürekli mübarektir.
* Ey Peygamber’in oğlu! O Peygamber ki, Allah Teala o’nun vasıtasıyla kibirli zalimlerin belini kırdı.
* Ey Peygamber’in vasisinin oğlu! O vasi ki, üstünlükte güçlü kahramanlardan öne geçmiştir.
* Ve ey kusursuz iftiharı sahiplenen ve yüceliği karışıksız ve şüphesiz olarak kuşanan!
* Nasibilerin oğulları Yahudi gibidirler; bazen Yahudilikleri Mecusiyetle de karışıyor.
* Nice necisler, müslümanların kabristanında defnedilmiştir; onların Hıristiyanların mezarlığına atılmaları daha iyi olurdu.
* Onların alimleri ile tartıştığımda onlar, bir bakarsın ki, öküz ve manda oluyorlar (mandıksızca konuşuyorlar).
* Onların alınlarına iyice baktığında, şeytanın hissesini (eserini) onda görmüş olursun!
* Bunlar, makamınızın yücelmesine sebep olan ezan sesini, kilisenin çan sesinden ayırt edemiyorlar!
* Siz (Ehl-i Beyt), yakînin sağlam ipisiniz; ömür boyu ona sarılacağım, o ip (insanı rahatlatan ve) üzüntüyü gideren bir iptir.
* Nice fırkalar (gruplar) sizin hakkınızdaki sözlerimden dolayı beni tekfir ettiler, (ama) ben onların reislerini çekiçle (veya balyozla) hor ve hakir ettim!
* Delil ve hüccet ile onları zelil kıldım, o uyumsuzlar benim karşımdan kaçıverdiler!
* İbn-i Abbad, siz Ehl-i Beyt’e sığınmıştır; öyleyse bundan dolayı aslan yatağında aslandan korkmaz.
* Ey efendilerim! Allah katında, Allah onu (kendisini kastediyor) Firdevs cennetine bırakması için onun şefaatçisi olun.
* Sizin hakkınızda nice övgüler söylemiştir; ki sanki onlar tavusun teleğidir.
* Bu methiyeleri (övgüleri), nice okuyanlar der ki; (İbn-i Abbad) incileri kâğıtlara serpmiştir.
* Bu şiirleri söyleyen, Süleyman’ın Belkıs’ın tahtına malik (sahip) olduğu gibi kendi şiir defterine maliktir (onunla iftihar etmektedir).
* Allah Teala onu dileğine kavuştursun, tâ ki İmam’ı Tus’da ziyaret etmiş olabilsin.”
İmam Rıza (a.s)’a selam ihda ettiği diğer bir kasidesinde de şöyle diyor:
* Ey kalkıp aceleyle hareket eden ziyaretçi!
* Adeta şimşek gibi geçip gidiyorsun.
* Benim halis selamımı Tus’daki mevlam Hz. Rıza’ya ilet.
* Seçkin Peygamber’in torunu ve beğenilmiş Vasi’nin oğluna.
* O kimseye ki, sabit bir izzete sahiptir; izzet ve azameti yücedir.
* Velayetini kendisine farz bilen muhlisten taraf o’na de ki;
* Göğsümde kalbimi yakıp eriten bir ateş var.
* Bu ateş, dostların kalbini inciten Nasibilerin eliyle tutuşturulmuştur!
* Onlardan yüz çeviriyor, haklarında açıkça söz söylüyor ve tevriye etmiyorum!
* Onlarla muhalefet ediyor ve Rafizi 1 olmuştur derlerse de aldırış etmiyorum!
* Rafiziliğim size (Ehl-i Beyt’e) karşı muhalefet ve buğzeden kimse için ne de güzeldir.
* Eğer edebilseydim, kor ateşin üzerinde olsam dahi onu ziyaret ederdim!
* Fakat (ne yazık ki), vuku bulan bazı meselelere düçar olmuşum!
* Bu yüzden, ziyaret yerine methiye yazdım.
* Bu şiirler emanettir, İmam Rıza’nın razı olması için ona okunacaktır.
* İbn-i Abbad bu methiyesiyle bâtıl olmayan (kabul olacak) bir şefaat arzu ediyor.”
Abdullah bin Fazl el-Haşimî, İmam Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Kim bizim hakkımızda bir beyt şiir söylerse, Allah Teala cennette onun için bir ev yapar.”
Yine İmam Sadık (a.s)’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Kim bizim hakkımızda bir beyt şiir söylerse, Ruh-ul Kudus ile te’yit edilir.”
Hasan bin Cehm de şöyle diyor: “İmam Rıza (a.s)’nın şöyle buyurduğunu duydum:
“Kim bizim hakkımızda methedici bir şiir söylerse Allah Teala cennette, dünyanın yedi katından daha büyük olan bir şehir onun için yapar; her mukarreb melek ve her mürsel Peygamber onu o şehirde ziyaret ederler.”
Öyleyse Allah Teala, sayın Sahib bin Abbad’a bütün değerli sözleri, iyi amelleri, güzel ahlakı, uygun sîreti (tavrı) ve adaletli tavrından dolayı büyük mükâfat versin ve şu şiirlerinden: “İbn-i Abbad, bela ve zorlukları ondan uzaklaştıran kimseye sığınmıştır”, (İbn-i Abbad, size (Ehl-i Beyt’e) sığınmıştır; bu işiyle korktuğu her şeyden güvende kalacaktır) dolayı, kendilerine sığındığı kimselerin hakkı hürmetine onu arzularına kavuştursun, bela ve sevilmeyecek şeyleri ondan uzaklaştırsın, onu dilediği her hayra kavuştursun, isimleri yüzüğü kaşında olan kimseleri onun şefaatçisi kılsın. Yüzüğünün kaşındaki yazı şöyle idi:
“Şefi-u İsmail’e fi’l ahire, Muhammed’un ve’l itret’ut tahire.”
Yani: “İsmail’in ahiretteki şefaatçisi Hz. Muhammed (s.a.a) ve o’nun pak Ehl-i Beyt’idirler.”
Allah Teala onun devletini kendi lütfu ve ihsanı ile uzun, sebatlı, nizamlı, sona kadar sürekli, kutlu ve bâki kılsın.”
(Merhum Şeyh Saduk, burada kitabın 69 bâbının isimlerini zikrediyor, ama biz, o babların isimlerini kitabın fihristi bölümünde zikredeceğimizden dolayı onları burada zikretmeyi gerek görmedik.
Dostları ilə paylaş: |