48. BÖLÜM BEKKAR BİN ABDULLAH BİN MUSAB, İMAM RIZA (A.S)’A ZULMETTİĞİ ZAMAN İMAM (A.S)’IN BEDDUASININ KABUL OLUNMASI BÖLÜMÜ
1- Ebu Ali Hüseyin bin Ahmed el-Beyhakî, Ali bin Muhammed Nevfelî’den şöyle rivayet ediyor: Ebu Talib oğullarından birisi, Zübeyr bin Bekkar’ı bir konu için Peygamber (s.a.a)’in kabir ile minberi arasına yemine verdi. O da (Zübeyr) yemin ettiğinde cüzzam hastalığına yakalandı. Daha sonra ben, baldır ve ayaklarında hastalığın daha çok olduğunu gördüm. Onun babası olan Bekkar1 İmam Rıza (a.s)’a bu konuda zulmettiğinden İmam bunun üzerine beddua etti. O sırada binanın üzerinden bir taş düşerek boynunu kırdı. Babası Abdullah bin Musab da Yahya bin Abdullah bin Hasan’ın andlaşma kâğıdını yırtarak Harun Reşit’in yanında ona ihanet ederek şöyle dedi: “Ey müminlerin emiri! Onu öldür, çünkü onun için bir aman yoktur (o ahitname doğru değildir).” Yahya da Harun Reşit’e şöyle dedi: “O benim kardeşim ile birlikte bundan önce (dün) ayaklanmışlardı (bugün de sana destek mi oluyor)?” Üstelik ona birkaç şiir okudu. (Abdullah) bunu inkâr etti. Buna karşılık Yahya, onu mübaheleye (ölümün çabuk gelip çatması için dua etmeye) davet etti. (O da mübahele edince) mecliste başı ağrıdı ve üç gün sonra da öldü. Mezarı birkaç kez yere gömülüp kayboldu.”
Yazar şöyle diyor: Bu rivayeti ravi uzun olarak zikretmiştir. Ben de onu bu şekilde özetleyerek yazdım.
49. BÖLÜM İMAM RIZA (A.S)’IN BAĞDAT’I GÖRMEYECEĞİ VE BAĞDAT’IN DA ONU GÖRMEYECEĞİ HABERİNİ VERDİĞİ MUCİZESİ
1- Ebu Ali Beyhakî, Muhammed bin Ebu Abbad’dan şöyle rivayet ediyor: Bir gün Memun, İmam Rıza (a.s)’a şöyle dedi: Biz Bağdat’a gidip çeşitli (şu ve bu) işleri yapacağız inşallah...” İmam (a.s) ona; “Ey Emir! Sen gideceksin” dedi. Oradan ayrıldığında İmam (a.s)’a şöyle arz ettim: Senden bir şey duydum, beni çok üzdü. Onu İmam (a.s)’a anlattığımda şöyle buyurdu:
“Ey Hüseyin, benim Bağdat’ta ne işim vardır? Ben Bağdat’ı görmeyeceğim ve o da beni görmeyecektir.”
50.BÖLÜM OLACAKLARI HABER VERMESİ, HÂRUN’DAN ONA BİR KÖTÜLÜĞÜN ULAŞAMAYACAĞI HABERİ
1- Babam ve Muhammed bin Ahmed bin Velid (r.a), Muhammed bin Fuzeyl’den şöyle rivayet etmektedirler: Hârun Reşit, Ali Beramik’e gazaplandığı yıl, önce Câfer bin Yahya’nın ölüm fermanıyla başladı. Daha sonra Yahya bin Halid’i hapsetti. Beramik’e de olanlar oldu.
İmam Rıza (a.s) Arefe’de ayak üzerinde durduğu halde dua ediyor, mübarek başını ise sallıyordu. Ondan bunun sebebini sorduğumda şöyle buyurdu: “Ben şimdi Beramik’e (Câfer ve babasına) babama yaptıklarından dolayı beddua ediyorum. Allah, bugün onlara ettiğim duamı kabul etti.”
Eve döndükten kısa bir süre sonra (Beramik’e) Câfer ve Yahya’ya gazap olundu, belaya yakalanıp durumları değişti.”
2- Muhammed bin Mûsa bin Mütevekkil (r.a), Musafir’den şöyle rivayet ediyor: Ben İmam Rıza (a.s) ile Mina’daydım. Yahya bin Halid, bir grup Bermekîlerle birlikte yanımızdan geçtiler. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: “Zavallılar, bu yılda başlarına ne geleceğini bilmiyorlar!” Daha sonra İmam iki parmağını birleştirerek şöyle devam etti: “Şaşıyorum şuna ki, ben ve Hârun aynen şu iki parmağım gibiyiz!”
Musafir şöyle söylüyor: Allah’a and olsun ki, bu hadisin anlamını İmam Rıza (a.s) Hârun’un yanında defnedilmeyinceye kadar anlamamıştım.
3- Abdulvahid bin Muhammed bin Ubdus el-Nişaburî, 352 yılında çeşitli senetle Mûsa bin Mihran’dan şöyle rivayet etmiştir: Câfer bin Yahya’nın şu şekilde dediğini işittim: Îsa bin Câfer Rikke’den Mekke’ye gitmeye yöneldiğinde Hârun’a “Âl-i Ebu Talip hakkında etmiş olduğun yemini hatırla, kim İmam Kâzım (a.s)’dan sonra imamlık iddia ederse boynunu vuracağına dair yemin etmiştin! Oğlu olan Ali (İmam Rıza) imam olduğunu iddia ediyor. Babası hakkında söylenenler onun hakkında da söyleniyor” demişti. Hârun Reşit, bunun üzerine ona sinirlenerek şöyle dedi: “Ne görüyorsun (ne yapmamı istiyorsun), hepsini öldürmemi mi istiyorsun?”
Mûsa bin Mihran şöyle söylüyor: Ben bunları işittiğimde İmam Rıza (a.s)’ın yanına varıp olayı haber verdim. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: “Benim onlarla ne işim vardır? Vallahi bana hiçbir şey yapamayacaklardır.”
4- Ahmed bin Ziyad bin Câfer Hemezanî (r.a), Sevfan bin Yahya’dan şöyle rivayet etmiştir: İmam Kâzım (a.s) dünyadan göçtükten sonra İmam Rıza (a.s) imamet hakkında konuşuyordu. Biz bu hususta onun için korkuyorduk. Dolayısıyla İmam (a.s)’a şöyle arz ettim: Sen gerçekten de büyük bir emri gerçekleştirip açıklığa kavuşturacaksın, ama biz zalimlerden korkuyoruz.
Bunun üzerine İmam şöyle buyurdu: “Elinden ne geliyorsa yapsın, bana dokunması için bir yol yoktur.”
Sevfan şöyle diyor: Bana güvenilir birisi, Yahya bin Halid’in zalime şöyle dediğinin haberini verdi: “İşte bu, onun oğlu Ali’dir (İmam Rıza’dır). Onun yerinde oturmuş, imametin kendisine ait olduğunu iddia ediyor.” Buna karşı zalim (Hârun); “Onun babasını öldürdük, elimize ne geçti, sen bizden hepsini öldürmemizi mi istiyorsun?” Dedi.
Şüphesiz ki Beramike, Resulullah (s.a.a)’in Ehl-i Beyt’ine karşı düşman olup kinlerini böyle belirtiyorlardı.
51. BÖLÜM İMAM RIZA (A.S)’IN HÂRUN REŞİT İLE BİR YERDE DEFNEDİLECEĞİNİ HABER VEREN RİVAYETLER
1- Ahmed bin Ziyad Câfer Hemezanî (r.a), Mûsa bin Mihran’dan şöyle rivayet ediyor: İmam Rıza (a.s) Medine camisinde idi. Hârun Reşit ise konuşma yapıyordu. İmam şöyle buyurdu:
“Acaba ben ve onun bir yerde defnedileceğimizi görebilecek misiniz?”
2- Muhammed bin Ali Macileveyh (r.a), Muhammed bin Fuzeyl’den şöyle rivayet ediyor: İmam Rıza (a.s)’dan işiten birisi bana şöyle haber verdi: İmam Rıza (a.s) Mina veya Arafat’ta işaret parmaklarını birleştirerek Hârun’a döndü ve “Ben ve Hârun böyleyiz” dedi. Biz bunun manasının ne olduğunu anlayamadık. İmam (a.s) Tus’ta dünyadan gidince Memun, onu babası Harun’un yanına defnetmelerini emretti.
52. BÖLÜM İMAM RIZA (A.S)’IN, ZEHİRLE KATLEDİLECEĞİNİ VE HÂRUN REŞİT’İN YANINA DEFNEDİLECEĞİNİ HABER VERMESİ
1- Muhammed bin Ali Macileveyh (r.a) Abdüsselam bin Salih El-Harevî’den şöyle rivayet ediyor; İmam Rıza (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Ben yakında zehirle mazlum bir şekilde katledileceğim, Hârun’un yanında mezarım olacaktır. Allah, türbemi Şialara ve bizi seven aşıklarımıza ziyaret yeri yapacaktır. Her kim gurbet yerde, beni ziyaret ederse kıyamet gününde de, onu ziyaret etmek bana vacip olur. And olsun Allah’a ki, Muhammed (s.a.a)’i peygamber seçip bütün yarattıklarından üstün etti. Sizlerden kim kabirm yanında iki rekât namaz kılarsa görüşme günümüz olan kıyamet gününde Allah’ın mağfiretini (affını) kazanmayı hak etmiştir. Andolsun Allah’a ki, Peygamber (s.a.a)’in vefatından sonra imametin bize mahsus olduğunu onun vasiyeti ile bildirmiştir. Benim kabirmi ziyaret eden kıyamet günü yanımda en değerli kimse olacaktır. Beni ziyaret eden her mümin gözünden akıtacağı birkaç damla yaşla, Allah onun vücudunu ateşe haram edecektir.”
Dostları ilə paylaş: |