IQ1> Bu vakıfnâme yukarda s. 104 te zikri geçen «Fasl al-Khitâb» kitabında bulunuyor.
mühim köprüler bile Şıbanlılar, bilhassa Abdullah Han tarafından ve Taşkent tarafında Keldi Muhammed Sulltan,* Barak Han ve oğullan tarafından yapılmıştır. Bu gibi yeni sulanan yerlere elbette kendileriyle birlikte gelen Özbek ve Kazak urukları yerleştirilmiştir. 1669 yılında Bukhara ve Khıyvaya gelen rus elçisi Pazukhin, toprak mahsullerinin ancak bu memleketlerin kendilerine yetecek kadar olup, ziraî ihracatları olmadığını kaydetmiştir 1(‘-). Şehir hayatına medar olan ticaretin sukutu neticesinde ahalinin yalnız ekincilikle ve hayvan beslemekle geçinmek mecburiyetinde kaldığı bu devirde, yalnız hükümetler % değil, zamanın şeyh ve mutasavvıfları da ekincilik lehine propaganda yapı- vorladı. 1 6. ncı asrın ilk yarısında Mâverâünnehrin büyük şeyhi «Makh- dûm-i Azam» göçebe ahali arasında türkçe «ulus köçe bayır (ba- yıgır), derviş kiçe bayır», şehirli ve köylüler arasında farsça olarak da «hakikî sofuluk pamuk temizlemektir» mealinde vâz ve nasihatte bulunmuştur 166)/ Bu şeyh ziraati çok olan müridine en muhlis müridim derdi. Özbekler çok defa kendilerinden önce boş, ekilmemiş olan yerleri şenelterek oralarda yerleşmişlerdir. Bundan dolayı köylerin ve kasabaların çoğunun adı türkçedir 1(î4a). Doğu Bukharada ozaman vücude getirilen kalelerden Şîrâbâd, Çırakçı, Yekkebağ, Kitab, Yorçı ve Korgan- tepe zikrolunabilir. İskân işleri bazan eski şehir ve. kasabaların harap olmasıyla muvazi gidiyordu. Aynı zamanda .bazı eski kasabaların ahalisinin de askerî bir sınıf olan Özbeklerin yanma gelip yerleştiği görülmüştür. Bukhara ve Balkh şehirleri bu zamanda yerleşen Özbekler sayesinde çok büyüdü ve bu şehirlerin kenarlarında teşekkül eden yeni mahalleleri içerisine almak için eski şehir surlarını genişletmek icabetti. Şöyle, ki Şıbanlı Abdülaziz Han 1544 te Bukharanın yeni mahallelerini ihata eden yeni bir sur yaptırdı. Balkh şehri ise, bu zamanda tarihinin belki en mamur ve nüfusu en kesif olan bir devrini yaşadı. Şıbanlı Ab“
dülmümin Han babası Abdullah Hanın hayatında burada «kalgay», yani veliahd olarak yaşadı ve şehri çok imar etti. Şehri, yeniden teşekkül eden mahallerini de içeriye almak üzeTe, yeni bir surla ihata etti; bu sur eskisinin iki misli olup, 20,000 kadem tülünde idi; bunun ihata ettiği şehir «dış şehir», şehrin eski yani Moğollardan önceki devirdeki kısmını, «Erk» ini ve «Kal a-i Hinduan»ı ihata eden eski surunun içinde bulunan kısmı da «iç şehir» Cşehr-i d.erûn) tesmiye olıînur oldu lü4b).
Khorezmde, Enüşe Han zamanında Amu Deryanın Kât yanından geçen mecrası kurudu. Buna karşılık han, Yeni Künbed’den Ak Köl’e kadar akan büyük Yarmış arığını açtı. 168 1 de Amu Deryanın Özboy mecrasındaki «Vezir» şehri ahalisi, artık orada su kalmadığından, yerlerini terkedip Khıyva ovâsmâ geldiler. Enüşe, Şâhâbâd ile Çağatay adlı şehirleri yapıp «Vezir» ahalisini oraya yerleştirdi ve her iki şehir yanında arıklar açtı. Şimdiki Yeni Örgene ve Yeni Kât o arıklar üzerinde âbâd edildi. Buradaki Çağatay kalesinin asıl ahalisinin, Temür Beğ tarafından Khorezme getirilmiş Çağâtaylardan ibaret olduğu kaydedilmiştir. Bundan da anlaşılıyor ki, Temür zamanında Khorezmden Mâve- râünnehre göçürülenlerin yerine, Mâverâünnehirden Khorezme diğer Türkleri getiîmek, böylelikle Türk uruklarını birbiriyle karıştırarak memleketi birleştirmek ülküsü takip edilmiştir. Bugün aşağı Khorezmde oturan Karakalpaklar da buraya Temür tarafından tehcir edilerek Edil ırmağı kıyılarından getirilmişlerdir. Şıbanlılar çağında, bilhassa Abdülâziz ve Subhankulı, Enüşe ve Evreng Hanlar zamanında .Zerefşan havzasıyla Khorezm arasında vaki olan ahali değiştirilmesi de böyle bir kaynaşmağı temin etmiştir. Subhankulı Han Khorezmden getirdiği göçmenleri toprağa bağlı olarak yerleştirip, onlara su ve yer temin etmek hususuna pek itina ediyordu.