-în) Bk. Zeitschrijt der Deutschen Morgenliindischen Gesellschaft,XC, ilâve s. 30* .
2Î)2) Bk. Yeni Türkistan, 1927, N. 7, s. 18-19: «.Şarkî Türkistanda Külahların medeniyeti »i
J93) Bk. Ahmed bn. Baben, Ra's mâl-i n-Nedîm.Nuruosmaniye nüshası. Nr. 3296, vr. 152b.
olarak bir de çerçevenin haricine çıkan ve daha geniş ve müstakil fikir cereyanları da vakit vakit yüz göstermektedir. Bu son nevi cereyanlar, muasır medeniyetin iki yoldan tesiriyle husule gelmiştir.
Kırım ve Kazan vasıtasiyle Islanbuldan ve Mısırdan gelen lesir (İstanbulun Kafkasya tarikiyle tesiri 1888 yılında Kızılsu-Semer- kand demiryolu hattının küşadmdan sonra başlamıştır). Bu harekete bidayette umum İslamların intibahı usulünde «içtihadın münkariz olmadığı' nı iddia etmek gibi dâvalarla başlanmış, buna yukarıda ( s. 488 ) denildiği gibi Kâtip Çelebi «Cihannüma»sının, «Keşfuzzunun»un, «Tâ- rikh-i Hin d al-Garbî» nin, İbrahim Hakkı «Marifetname»si v.s. matbu eserlerin tesiri olmuştur. Semerkandda Kadı Abu Said, Bukharada Kha- Üfe Niyaz Kulî Türkmen, Mir Abdul-Kerim Bukhârî, Dâmülla Khuday- birdi Baysûnî, Kazanlılardan Qurusavî ve Mercanı, [Feyizkhan oğulları, Sibiryalı Kadı Abdurreşid İbrahim, Başkurtlardan Arif Sayranî ve mııahharen Türkiye, Mısır ve Hiridistanda tahsil edip gelen zevat o e inmedendir Bunların bazılarının fikirlerinden yukarıda (s. 220-223) bahsettik. 1 9.uncu asrın en mühim mütefekkirlerinden olan Şihabeddin Mercanı (1815-1889) Bulgar ve Kazan tarihine ait iki ciltlik eserinde Mâverâünnehrin ve Kazakların tarihine çok yer ayırmıştır ve kendisi «tarih ile uğraşmama ve tarih kitapları okumama' Semerkandli Kadı Ebu Said sebep oldu» demiştir -:!l). Bu zat Rusya İslâmları için her şeyden önce cehalet yüzünden gelen kaba gururdan, taassuptan, fikir durgunluğundan kurtulmak lâzımgeldiğini ileri sürmüş ve mücadele etmiş, fakat Rus esaretinden kurtuluş imkânlarını hiç de tasavvur etmemiştir. Bunun rusça öğrenip nihayet Petersburg üniversitesinde lektörliik eden talebesi Hüseyin Feyizkhanov (1826-1866) litoğraf usulü ile 1864 te neşrettiği bir ıusça türk gramer kitabının sonuna Bukharada bulunan bir arkadaşı tarafından kendisine yazılan, oradaki medenî durgunluktan leessiifle bahseden çok interesan bir mektubunu dercetmiştir. Görülüyor, ki Hüseyin Feyizkhan o zaman Rusîar tarafından işgal edilmekte olan Türkistanm mukadderatı meseleleriyle çok candan alâkadar olmuştur. Bunun yine medreseden sonra rusça tahsil etmiş olan münevver biraderi Abdül ‘aîîâm Feyizkhanov (öl. 1910) «Muharrik ül-Efkâr» ismiyle Rusya islâmlarınm siyasî, bilhassa İktisadî vaziyetlerinden bahsederek 1893 te neşrettiği eserinde Edil Türkleri meseleleri ile Türkistan meselelerini tek bir kül olarak tetkik etmiştir. O, ezcümle diyor: «Kazan, Türkistan, Kazak, Sibirya ve Kafkasyanın yarısı hep bir Türk neslinden olup onların dili bîr türk dilidir. Türk babamızın asıl vatar.ı