r,‘!) İbn Ayâs, Bedâyı nz-Zuhûr, IV, 219-227. «Özbek KHan» (^U. )
diye yazdığı Şaybak Hanın kafa tasına Şah İsmail tarafından yazılan:
beyitlerine Mısırda iki yüzden fazla .şair ve edibin cevap yazdığını zikrederek birçoğunu nakletmektedir. Onlardan biri şudur:
â—kJ*j (^âJt>>-l
Hammer’in İstanbuldaki Venedik elçisinin raporundan alarak haber verdiğine göre, (Gesçhichte des Osmanischen Reiches, II, 360, 625). Şah İsmail Şaybak Hanın başını, fakat kafatası olmadığı halde, Istanbula da göndermiş imiş. "
ması, ve batıda da İstanbulun fethi ve Kırımın kuvvetlenmesi, ta on besinci asrın sonundan başlıyarâk Edil havzasını ve Çoçı Ulusu merkezlerini boşaltmıştı. Bu durum, on altıncı asırda, daha kuvvetle devam etti* Mâverâünnehre giden Özbeklerin eski yerleri olan Sır Derya havzasına ve Amu Derya deltasına daha birçok Özbek, Mangıt ve Nogay urukları gelip yerleşti. Sır Derya havzasında Alçın, Mangıt, Khıtay ye Kıp- çaklar; Khorezmde yeni Mangıt ve Khıtay kütleleri ve bugün Kara- kalpaklarla birlikte yaşıyan «îstek» (Başkurt) oymağı o cümledendir. Edil taraflarında ahalinin azalması, orada eski Altın Orda hukukunu iddia eden hanları tamamen zayıf ve âciz bıraktı ve ırmağın bütün havzasının Ruslar eline geçmesini kolaylaştırdı. Mâverâünnehir hanlarından Übeyd ve Abdullah Hanlar, pek uzun olan hükümet devrelerinde, hakikaten zamanlarına yaraşır şekilde bütün Asya ölçüsünde bir siyaset kullandılar. Her iki hükümdar (bilhassa sonuncusu) Türkistanda şiddetli merkeziyet yerleştirmeğe, Khorezmi, tekmil Sır Derya havzasını (•.İlerinde bulundurmağa, sahra vilâyetlerini tenvire çalıştılar. Bükhara ve Khorezmden müslüman misyonerleri Sibirya taraflarına kadar gönderildi. Hind, Kaşgar, Iran, Rus, Türkiye ile münasebetlerinde filhakika müstakil siyaset kullandılar.