«Bu tağlarda kim yatqan -f- Asker balalar yatqan
Yan başına taş batıp -f Düşmanına oq atqan»
nakaratlı basmacı şarkıları Taşkent, Semerkand, Khokand gibi şehirlerin caddelerinde bile arabacı, amele ve hattâ mekteplilerin ağzında söylenir oldu 321).
Elbette bu hareketin zararlı tarafı da olmuştur. Kine Sarı isyanı, Rusların Kapal, Lepsi, Turgay, Irgız gibi istihkâmlar bina edip İle ve Sır Derya havzasına kadar ilerlemesine sebep olduğu gibi, basmacı hareketi de daha 1914 yıllarında bile rus seyyahları tarafından efsanevî ve esrarengiz bir ülke olarak tavsif edilmekte olan Şarkî Bukhara, Pa- mir, Fergane dağları, Maça, Kızılkum ve Karakum gibi mmtakalarm Rusların neferlerine kadar malûm olmasına, rus iskân sahalarının Şarkî Bukhara v.e Afgan hudutlarına kadar ilerletilip orada sevkülceyş ve demiryolu hatlarının inşasının teşriine, Pamir hududunda rus ordusunun
çoğalmasına, sebep öldü. Fakat Ruslar bunları, mücadele olmasaydı bile, yine yapacaklardı. Yine bir fırsat çıkıp, tekrar mücadeleye başlanırsa Ruslar, iskân ettikleri mıntakaları, şüphesiz, tekrar tahliye mecburiyetinde kalacaklardır. Ruslar kendi matbuatlarında bu mücadelelerin ahalinin nüfusça zayiatına sebep olduğunu söyleyip, güya Türkistanlılar için yazıklanıyor gibi görünüyorlardı; buna aldananlarımız da vardır. Fakat umumiyetle çete harblerinde askerin az telefat verdiği malûm* dur. Mücadele eden dişli, tırnaklı yerlere, Ruslar, pek de dokunamadılar, erzakı müsadere edemediler; mukabele göstermeyen yerler ise yavaşça^ azar azar her gün yağma edilip, açlık ve sefalet içinde tedricen mahvoldular. Başkurdüstan ordusu cephelerde bu kadar parlak harbler yaptığı halde, 3-4 yıl zarfında ancak dört ilâ beş yüz kadar telefat verdi. Ben zayiatı, bizzat kendi hususî defterime kaydeder ve askerimizden şehit düşenleri ekseriya ata ve anasına l^izzat taziyede bulunarak haber verirdim. Halbuki 1921 yılında Başkurdüstan, müc'de- îesizce itaat yoluna girdiği günden sonra, erzak ve emval müsaderesine maruz kalarak, yavaşça, on binlerce ve yüz binlerce nüfusunu kaybetti. Mücadele eden Ferganede harb saflarında birkaç bin zayiat oldu ise müdafaada bulunmıyan Kostanay, Aktübe, Kökçetav, Semi Kazaklarında, açlık ve hastalıklar yüzünden yavaş yavaş yüz binlerce nüfus telef olup gitti. Fakat yavaşça, halk tâbiri ile «kendi eceli ile» olan bu zayiat, birden göze çarpmaz. Basmacılık, Türkistanlıların, meselâ daha 1909 yılında yazdıkları gibi «artık tamamiyle ölmüş, çürümüş» bir mil- İet olmadığını tam olarak göstermiş, Türkistanlılar için en iyi bir mektep olmuş ve Türkistan yaşayışında yeni, bir devrin, hayat için bilfiil âhla mücâdele devrinin başlandığını göstermiştir. Şimdi de Türkistan, dünya vekayüne hiçbir zaman seyirci olarak kalmıyacaktır ve kendisine düşen rolü oynıyacaktır. Nihayet basmacılık, Türkistan münev- verlerini, istiklâl için mücadele eden diğer bütün muasır milletlerde olduğu gibi, ecnebi memleketlerde siyasî muhacirler zümresi teşkiline de sevketmiştir.
6
Türkistan Adına Hariçteki Faaliyet
Son Rus inkılâbından, bilhassa istiklâl harekâtından önce Türkistanlılar, hariçte ciddi bir siyasî hareket gösteremediler. Yalnız umumî harb esnasında 1915-1917 yıllarında Türkiyede ve Avrupada Rusya Müslümanlarını temsil edenler arasında, Türkistan yahut umumen Tür- kili (Ortatürk) nümayendeleri de bulunmuştur. 1916 yılı başlangıcında «Rusyanm mazlum milletleri cemiyeti» (Ligue des Allogenes de Russie) vasıtasiyie Vilsona, Kadı Abdurreşit İbrahim, Ağaoğlu Ahmet, Akçu- raoğlu Yusuf ve Hiiseyinzade Ali beylerin imzalariyle verilen dekleras- yonda (ki fransız «Revue du Monde Musulman». Vol. LV1. p. 146- 147 de neşrolunmuştur), «Biz Rusya müslümanları Tatarlar, Başkurt- ıar, Kırgızlar, Şartlar, Tacikler, Türkmenler, Dağıstan kavimleri, yirmi milyonluk bir kütleyiz» diye başlanarak Türkistan adına da söylenmiştir. Deklarasyon kısa ve vazıh cümlelerle yazılmış, sonunda da «aman! bizi mahvolmaktan kurtarınız» -1-) diye alarm çağırılmıştır. Bu deklarasyon mezkûr cemiyete dahil olan «gayri rus» milletlerin şikâyet ve isteklerini muhtevi bir muhtıraya dahildir. Muhtıra, müslümanlardan başka, bir de Gürcü mümessili Misel Tseretelli, Finlerden Baron Durob, Bern’deki Litvanya millî komitesi, Leh, Litonya (Latviya) mümessilleri, İsviçrede bulunan Ukraynalılar grupu ile, ceman yirmi bir kişi tarafından imza edilmiştir.
Bundan başka 1915-1916 yıllarında Türkistan ve diğer Rusya mahkûmu Türk mümessillerinden ibaret bir heyet, iki defa Avrupada bulunup, hükümetler, milletler ve siyasî fırkalar nezdinde bazı teşebbüslerde bulunmuşlardır. 1913 yılı başında Hüseyinzade Ali bey Azerbaycan, Akçuraoğîu Yusuf Kazan, Çelebizade Mehmet Es’at Kırım, Mukîmeddin Beğcan Türkistan mümessili sıfatiyle hepsi bir heyet olarak, Müttefik Devletler nezdinde teşebbüslerde bulunmuşlardır. Heyet I 2 ilkkânunda Budapeşteye geldi. Başvekil Tisza, parlâmento liderlerinden Andrasi ile görüşüp, almanca yazılan bir muhtıra takdim etmişler ve müsteşrik Mesaros’un muavenetiyle «Külûgy Handûgy» mecmuasında, Rus mahkûmu Türklerin dileklerini beyanla, bir makale ve Rus idaresi altındaki yerlerde teşekkül edecek müstakbel türk hükümetlerinin taksimatını gösterir bir harita neşretmişlerdir. Eski Macar hanedanından Sermen Miklos, heyetin şerefine iki ziyafet vermiş, ikinci ziyafette heyeti Macaristanm devlet erleri, zadegânları ve mebusları ile tanıştırmıştır. \
Müteakiben Akçuraoğîu, Macar Millî Akademisi salonunda «Rusya Müslüman Türk Tatarlarının bugünkü vaziyeti ve dilekleri» mevzuunda konferans vermiştir. Sonra bu heyet, Viyanaya giderek Avusturya başvekili Stork* hariciye vekili Forgach, Berline giderek hariciye nazırı Pagu ve muavini Zemmermann’larla, sonra sonkânunda Bulgaris- tana gelerek başvekil Radoslavov, Meclis âzaları, Profesör Şismanov
Dostları ilə paylaş: |