A zeki veliDÎ togan bugünkü TÜRKİLİ (TÜRKİstan) ve yakın


aufgabc ist die ençlgültige Absonderung der Mohammedaner aus Russland



Yüklə 6,51 Mb.
səhifə302/617
tarix05.01.2022
ölçüsü6,51 Mb.
#75197
1   ...   298   299   300   301   302   303   304   305   ...   617
aufgabc ist die ençlgültige Absonderung der Mohammedaner aus Russland

a İs ünse ren jahrhundertelngen Unterjocher und Feinde und die Schaffung eines freien ausserlich (d. h. in der Aussenpolitik) von Niemand abhangigen Staaten zu ervvirken, der seine Gegner und Feinde frei wahlen karnı nına dönmek üzere İstanbüia doğru hareket etmişse de, Budapeşteye geldiğinde ihtilâl zuhur etmesi dolayısiyle yollar kapanmakla geriye Berime avdet etmiş ve orada fena surette hasta olup Charlottenburg’da (İnstitut Edel’de) tedaviyle meşgul olıip, 1919 yılı şubatında Kiyev tarikiyle Bakuya ve oradan da Türkistana hareket etmiştir. Verdiği muhtırayı maalesef henüz elde edemedik. Memlekete döndükten sonra Şir Ali, muvazenesini kaybedip, feci bir surette dünyadan ayrılırııştır. Şir Ali, dindar ve mutaassıp bir zattı. Ulemaya karıştı, rus matbuatında makaleler neşretti. Çar zamanında Kent Türkleri, «Şart» tesmiye edilmeyip «Özbek» tesmiye edilsin diye rus matbuatında makale yazmış ve »usça bir «Özbek sarfı» neşretmiştir (bk. yukarıda s. 2 70, 363).

1918 yılında Şamara, Ufa, Yekaterenburgda faaliyette bulunan «Rusya Müessîsler Meclisi»nin harice gönderilen azalan meyanmda yukarıda (s. 363) te zikri geçen Çokayoğlu Mustafa ve eskiden Tür- kistanda çalışan Kuşlardan Vadim Çaykin yollandılar. Orenburgdan 7 sonteşrinde hareket ettikten sonra Türkmenistan, Azerbaycan ve Gür- cüstanda bulundular, daha Aşkabâdda iken, «Türkistan Müessisler Meclisini toplama komitesi» namiyle bir teşekkül vücuda getirerek,. bunun adına 21 şubat 1919 da Paristeki «Versay Sulh Kongresi»ne, Rusyada umum memleket tarafından tanınmış bir hükümet mevcut olmadığından, Türkistanda yaşıyan kavimleriıı kendi isteklerini Rusyada demok- ıat federatif cumhuriyeti çerçevesinde hür olarak izhar edebilmeleri temin edilsin» diye bir radyo-telgraf gönderdiler. Gürcüstanın işgalinden sonra Çokayoğlu mezkûr «Rusya Müessisler Meclisi» heyeti âzası sıfa- tıyle Parise gelerek birkaç sene zarfında Rus İmigirant matbuatında (Melinkov ve Kerensky’lerin gazetelerinde) ve bazan fransız ve Leh mecmualarında Türkistandaki bolşevik siyaseti hakkında makaleler neş- ı etmiştir. Mustafanın yazılarında «Orient et Occident» mecmuasında (1923-No. 16, 17) «Türkİ9tanda millî hareket» unvaniyle neşrettiği

mufassal makale ehemmiyetlidir, Münderecesi, Türkistanın Türk ve Müslüman âlemindeki mevkii, Türkistanın Ruslar tarafından işgali, rus müstemleke siyaseti ve neticeleri, 1917 inkılâbı, Türkistanda bolşevik- İer, Türkistanda o onomi hareketi, Sovyet siyasetinin tatbikatı, maarif, iktisadı bozgunluk, açlık. Türkistanın istiklâle doğru hareketi maddelerinden ibarettir. Makalesini yazarken M. Çokayoğlu, Corci Safarofun vaktiyle Türkistan meselesini iyi tenvir eden «Müstemleke inkılâbı - Türkistan tecrüben» adlı eserini görmüş, Kâbilde bulunan Türkistan münevverleri (Abdulhamit Arifov) ile de temasa girip Türkistandaki vaziyeti öğrenmiş bulunuyordu.

Gerek bu makalede ve gerek Varşovada münteşir «Journal de

31



Varsovie» (1924 No. 4, 5)de ve «Dni» gazetesinin 1923 nisan 22 sinde «Bolşeviklerin Türkistanda açlık siyaseti» serlevhalariyle neşrettiği makalelerinde Çokayoğlu, Rus demokrat muhitleriyle teşriki mesaiye ehemmiyet verdiğinden dolayı maksatlarını muhtelif şekilde tefsir edebilecek elâstikî cümlelerle ifade etmiştir. Aşkabâddan Parise gönderilen telgraf namesindeki «Türkistanda yaşıyan milletlerin demokratik Rusya çerçevesindeki istekleri» 325) cümlesi, bu makalelerde esas olan gayeyi ifade eder. Mamafih «Türkistanda Millî Hareket» makalesinde Riskulov rehberliğinde bulunan Türkistan türk komünistlerinin «Özbek, Kazak, Kırgız, Başkurt ve Tatarları birleştiren bir müstakil Türkistan» talep ettiklerini söylerken, «Türkistanın Millî İstiklâl yoluna girerek uyanan Şarkın siyasî hayatında mühim bir âmil olacağını ve artık hiç kimsenin entirikasma âlet olmıyacağını 326) da ilâve etmektedir. Keza, Tür- kistandaki kıyam (basmacı) hareketlerini, millî hareket olmaktan ziyade, «Bolşevik siyasetinin tabiî mirası» diye tavsif ettiği halde, bu fikrine de, Türkistanda hâkim olan kanaatlerle telifi kabil bir şekil vermeğe çalışıyor. «Dni» gazetesinin 25 ağustos 1913 nüshasında, «Türkistanda isyanlar» serlevhasiyle neşrettiği makalesinde diyor ki: «Türkistanda

basmacı (eşkıya) hareketinin kuvvet alması, bolşevik siyasetinin tabiî neticesidir. Bu, sovyet mezalimine karşı aksülâmeldir. İsyan, elbette şer (felâket «zlo»)dır, o, memleketi tahrip eder. Müslümanlarda (Ruslara karşı) adaveti arttırır, fakat bu felâketi ortaya çıkaran rejime karşı mücadele zaruridir» 327).

1921 de Afganistana geçen Bukhara emir: Alim Han ve maiyeti de, bazı siyasî teşebbüslerde bulundular. Daha ziyade ticaretle meşgul olan emirin Peşaverdeki «Kontora»sı başında bulunan Haydarkhoca Mir Bedelev ve İsmail Toksaba, aynı zamanda mumaileyhin Hindistan- daki siyasî mümessilleri sıfatını da haizdirler. Bukhara tüccarlarından Yusufbay Mukîmbayov da emirin «seyyar» mümessili olup, Milletler Cemiyeti nezdinde bazı teşebbüslerde bulundu. Ezcümle 1917 haziranında Paris’e gelmiş, uzun zaman Türkistanda Çalışan Mösyö Castagne nın yardımiyle eylül bidayetinde Cenevreye gelerek Milletler Cemiyetine emir namından memorandum vermiş ve «Le Journal de Geneve»in 7 eylül nüshasında Bukhara emirinin metalibi hakkında «istilâ altındaki Bukharadan bir ses» unvaniyle bir makale neşrettirmiştir. 1929 senesinde emir Alim Han farsça olarak «Khüznü-lmilel-i (sic!) Bukhara» yani «Bukhara milletlerinin âhı» unvaniyle Pariste bir risale neşredip, onu fransızcaya da tercüme ettirerek tab’ettirdi. Emir mezkûr yılda Af- ganistandaki kargaşalıklardan istifade etmek maksadiyle Herata gelmişti; burada iken mayıs ayında yine farsça olarak kendi namından Türkistan ve Bukhara ahalisine hitaben bir «Manifest» neşretti, bu da sonra Sovyet gazetelerinde intişar etti. Emir bu risalelerinde kendisini, sabık çarın, sadık tabası gösteriyor ve müslürnanların «büyük biraderleri» olan Beyaz Ruslarla beraber hareket ederek bolşevikleri devireceğini söylemektedir.

Hariçte İslâm klerikal ulemasının da mümessilleri yok değildir. Başkurt muhafazakâr mollalarından Abdulhay Kürbanaliyev, Midyar Şemgulov ve akranı, Japonyada oturmaktadırlar. Bunlar, su kitabın yazıldığı zaman Tokyoda «Japonyada bulunan müslüman vekillerinin kongresi»ni (3-3 ilkteşrin 1928) akdedip, din ve maarif meselelerini müzakere ettiler. Tokyoda litoğrafla tab’olunan mazbatalarında yazıldığına göre, birinci meclise tebrik için japon siyasîlerinden İnokay, To- kumanı, birkaç profesör, Japon-Türk enstitüsü müdürü ve japonya gazete muhabirleri gelmişlerdir. Tebrik eden Japonlar meyanında Macar profesör Pröhle türkçe olarak nutuk. söylemiş ve kendisinin birkaç sene evvel Başkurdüstanda İlmî tetkikatta bulunduğunu hatırlatmıştır.



Burada, duvara, talebelerden Mehmet ve Ahmet Altunbayîarın biri elinde bayrak taşıyan bir kız, diğeri bir süvari türk askerine bir kızın «Türkistana!» diye yol gösterdiğini tersim eden iki levha asılmış bulunuyordu. Mehmet Altunbay, kendi levhasına bakarak Japonyadan Türkistana nasıl gidileceği hakkında bir nutuk İrat etmiştir 328). Bu levha!ar Japonların devlet erlerine takdim edilmiştir (mazbata s. 15). Kongre, biı müslüman cemiyeti teşkiline ve matbaa tesisine karar ver- mistir. Kongreye rehberlik eden zevat (Abdulhay ve Midyar mollalar) maarif meselesinde liberal olmak ve siyaset sahasında ümitlerini Tür- kistana bağlamakla beraber, hariçte Beyaz Rus generalleriyle beraber çalışmaktadırlar. Tokyo kongresi, Japon imparatoruna arzı ubudiyetle beraber, bir de Kur’an takdim etmiştir.

Ruslara düşman olduğu gibi emirin de düşmanı olan Türkistan ve Bukhara ahrarının derneği «Türkistan Miiiî Birliği» (TMB) daha 1920 den itibaren Kabilde mümessiller bulundurdu. (Osmankhoca ve Hacı İsameddin Karaulbeği). 1923 ten başlayıp artık diğer İslâm devletle-

linde. Almanya ve Fransada da mümessillere malik oldu. 1924 yılında Çokayoğlu Mustafa da, Berline gelerek «Türkistan Millî Birliği» cemiyetine intisap etti. Mezkûr senenin 23-24 sonteşrininde Berlinde inikat eden kongrede «TMB nin haricî komitesi» teşekkül edip, 1927 yılı 15-18 şubatta inikat eden ikinci kongre, Pariste Ukrayna ve Kafkasya- hlarla işbirliği yapmak, Milletler Cemiyeti ve devletler nezdiııde teşkilât namından teşebbüslerde ve neşriyatta bulunmak üzere, Çokayoğlu Mustafa ve Bukharalı Ahmet Naim beylerden ibaret heyeti tâyin etti. Ukrayna ve KafkasyalIlar 1926 sonteşrinınden itibaren «Ukrayna ve Kafkasya milletlerinin menfaatlerini müdafaa eden organ» sıfatiyle Pa- : «Promethee» adlı fransızca aylık bir mecmua neşrine başlamışlar-

uı. ikmci kongre karariyle «Türkistan Millî Birliği» de buna iltihak etmekle, mezkûr mecmua 192 7 haziran nüshasından (N. 8) itibaren «Promethee, organe de def ense nationale des peuples de Caucase, de L Ukıaine et du Tu kestan» tesmiye olundu. Bu mecmuada Mustafa Ço- kay, bidayette muhtelif müstear isimlerle ve nihayet 1928 yılı mayıs nüshasından itibaren kendi imzasiyle, makaleler neşretti. Beyaz Rus muhitinden ayrılmayı, Rusya ile alâkayı kesmek telâkki eden ve bunu aklına bile getirmek istemiyen Çokay için, kendi imzası ile Promethee’de makale neşretmek, büyük ^bir değişiklikti. Mecmuanın sonteşrin 1928 nüshasında Çokayoğlu, «Türkistanda istiklâl ideolojisi» unvaniyle biı* makale neşrederek kendisinin de istiklâl fikrini kabul etmiş olduğunu iik defa olarak ilân etti. Kendilerinden ayrılmamak için TMB merkezine darılan Muştala, Beyaz Rusların emperyalizmine karşı koymuş oldu, halbuki bundan önce onun için ancak Kızıl Rusların emperyalizmi bahis mevzuu idi. Mustafayı bu adıma sevkeden, Lehliler olmuştur, o

Kurbanalinin idaresinde «Japon Mukhbiri» ismi altında aylık mecmua ve birçok türkçe kitap, risale ve mektep kitapları bastırılıp neşrine başlanmıştır.] da Varşovaya giderek 1929 haziranında Türkistan istiklâl dâvasını izah < ckrck, konferans verdi. Mustafayı kendi akranından ve rus ideoloji- rine sadık kalan «inoredits»lerden saymaya alışmış olan Kerenski, kendi gazetesinde («Dni», 1929, N. 41) «artık Çokayev’i de mi kaybettik?» mealinde makale neşretti. Türkistan Millî Birliği (TMB), yukarıda mezkûr_iki^İ_ kemgreden sonra 192 7 haziranında türkçe olarak Istanbulda «Yeni Türkistan» ismiyle aylık siyasî, edebî ve İlmî mecmua neşretti. 1928 sonteşrinine kadar çıkan 16 sayısını Zeki Velidî ve Abdulkadir inan müteakip sayılarını Osman Khoca ve Mecdeddin Ahmet, N. 2 7 den başlayıp Nasır ve Mecdeddin idare etmişlerdir 2r,r’).

Bu siyasî teşkilâttan maada, Türkistanlılar, hariçte bazı maarif ve gençlik teşkilâtına da malik bulunuyorlar. 7 sonkânun 192 7 de îstan- bulda basmacı rehberlerinden Mamur Niyazi ve Hemrahkul Beklerin mesaisiyle «Türk Talebe Teâli ve Teavün Cemiyeti» binasında bir içtima akdedilerek, Resulzade Mehmed Emin, Ahmet Zeki Velidî, Osman FChoca, Türk Ocağından İzzet Riza Bey ve Türkistanlı talebelerinden müteaddit zevat nutuklar irad ederek, bir «Türkistanlı Gençler Birliği» tesis edildi329®0). Birliğin 23 maddeden ibaret olan nizamnamesi 28 ey- iûl 192 7 de hükümetçe tasdik edilerek Bâbıâlide Gümüşhane sokağı, M. 5 («Yeni Türkistan» idarehanesinde) resmen küşat edildi. Bundan maada Istanbulda Azerbaycan ilim dostlariyle birlikte 1928 de «Türkistan ve Azerbaycanı Öğrenme Derneği» tesis edilip, 32 maddeden ibaret yasası, 22/5/1928 de hükümetçe tasdik edilmiştir. Reisi Ahmet Zeki Velidî, muavini Dr. Ağaoğlu Mehmet, diğer âzaları Halkalı Ziraat mektebi muallimi Dr. Hacızade Mirza, Kazaklardan Ayıt Mehmet ve .rkiyat Enstitüsünde doçent Caferoğlu Ahmet ve asistan Abdü * kadirdir. Her ay toplanan bu derneğin mesaisi hakkında ilk rapor, Yeni Türkistan, N. 1 3 te neşredilmiştir.

Müstemleke Olan Türkistanda İçtimaî


ve Fikrî Hayat
ı

Dil ve Edebiyat



Türkistandaki bugünkü Türk edebî hareketlerini Kabile Edebiyat- öğrenirken, en evvel göze çarpan. cihet, umumi lannın Teşekkülü bir edebî dilin teessüs edemediği, yazı dilinin her gün değişmekte olması umumen milliyet ve milli hars meselelerine, nazarların da, Türkistan için umumî olan bir edebi v» harsî hareketten bahsetmeği imkânsız gibi gösterecek derecede dağınık ve müteşeddit olması keyfiyetidir. Halbuki türk tarihini ve lehçelerini, türk etnoğrafisini, türk İçtimaî hayatını öğrenenler görüyorlar, ki Türklerin dahilî hayat şartlarında bu meselelerin bu kadar müşkül ve girift bir şekil almasını mucip olacak esbap ve âmil yoktur: Mazı jir.'âdât ve ananeler aşağı yukarı bir, müşterek umumî millî destanlar


Yüklə 6,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   298   299   300   301   302   303   304   305   ...   617




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin