Mâverâünnehri* işgalden önce Özbeklerin dili, Kazak ve Nogay lehçesrjd^TTnrdîrT)zân^ e yazılan coğrafî isimleri (meselâ
«Tarîkh-i Abulkhayır Khanî» de görülen şu kelimeler: «Citıser calqm», «Taraqtı», «Qaymdı») tamamen nogayca ve kazakçadır. Fakat Khorezm ve Mâverâünnehre yerleştikten sonra oralarının eski sekenesi olan «Kent Türkleri» yle sıkı karışma neticesinde, yavaş yavaş dil hususunda da onların tesirine düşmüşlerdir. Bununla beraber, yukarı Sır Derya kıyılarına yakın yerlerde, Cızak, Nurata, Şimalî Khorezm, Şarkî Bukharada ve Karşı çölünde yaşıyanları, bugüne kadar eski lehçe hususiyetlerini saklamışlardır. Kelimelerin orta ve sonundaki «gh», «g» sesleri «v» ve «y» ye, «1» ve «n» sesleri de «d» ye, kelime başındaki «y» «c» ye
münkalip olmak hususiyetlerini muhafaza etmişlerdir («ötagh», «tagh», «yagh», «kigiz», «tig» kelimeleri yerine «otav» , «tav», «cav»;, «kiyiz» ; «tiy» demek gibi). Bu husus bazı, yerlerde Kent Türklerine ve hattâ bazı Taciklere de tesir etmiştir. Mef’ulü ileyhte «gh» , «g» ve mefîulü fihte «y» , «d» sesleri yerine, eski Şaybak Han ve Ebulgazı Han m eserlerinde tesadüf edildiği gibi, kıpçakça «n» kullanılması bazı yerlerde muhafaza edilmiştir («atasıga» yerine «atasına», «qalasıda» yerine «qalasmda» demek gibi). Son zamaıdarda, bilhassa 1924 yılında Türkistan idari taksimatı uruk gurupları taksimatına göre yapıldığı zaman, Mâverâünnehrin eski medenî Kent Türkleri de «Özbek» adını kabhTittiler^ ve belki bugün bu adı taşımakta fazla taassup gösterenler de bunlardır. Şöyle, ki eğer «Özbek» ismi böyle bir Umumî mâna alırsa
-
’ !
i ■
etnografya tetkikatmda Altın Ordadan gelen Şıban özbekleri için «Uruğlı Özbek», Mâverâünnehrin eski medeni Türkleri için de «Kent Ozbeki» demek gibi ıstılahlar kullanmak icap ederdi (bk. Türkiyat Mecmuası, II, 606). Türkistanm medenî Türklerinin eski zamanda kendilerine nispetle aşağı ve barbar saydıkları Özbeklerin adını uruk adı olarak kabul etmelerinin, Türkistanm yeni etnik teşekkülâtmda tesiri olması da mümkündür. Şimdiden şehirli Özbek münevverleri İran tesirindeki eski şehir esatiri yerine, Uruğlı Özbek halk edebiyatını öğrenmeğe başlıyorlar. Bu elbette «Uruğlı Özbek» lehçe hususiyatmm, bir taraftan şehirli «Kent Türk» lehçesine tesirini mucip olacağı gibi, bozkır Özbekinin eski hakikî «Özbek» hususiyatmm yeniden yaşatılmasına da sebep olabilir.
Kent Türkleri
Bizim «Kent Türkü» tesmiye ettiğimiz eski medenî Türkler, Moğol çağında ülkelerini idare eden «Çağatay Han» ve oğullarına nispetle «Çağatay dili» denilen edebî dile yakın bir lehçenin muhtelif şivelerinde konuşurlar. Batı ve Doğu Türkistanm bütün şehir ve kasabalarında, 1 aşkent, P ergane, Kaşgar, Küça, Turfan ve Kulca vilâyetlerinde otururlar.
Kent Türklerinin türkistanm medenî ülkelerine asırlardanberi ya- Aslı ve Menşei va$ ^ava? oeÜp yerleşmekte olan muhtelif uruk mümessillerini muhtevi bulunan bu Türkler, daha milâddan Önceki devirlerde köy ve şehir mânalarını ifade eden «kent» ve «bahq» kelimelerini ve devletin merkezî teşkilâtı, hükümet mânasıyla «erk» kelimesini kullanmış olan «Şu» (eski çin menbalarmca: «Su» yahut «So»), «Saka», «Türk», «Usun» kavimlerinden çıkmışlardır. En eski zamanda «Türk» adını taşıyan «Çu» ve «Işık Göl» Türkleri, «Türk» , «Türgiş» , «Ezgiş» , «Çigil» , «İIaq» , «Barsghan» , «Tün», «Arghu», «Çumuk» (Çümük) gibi kavimler bunların esas unsurudur. Bununla beraber İran destanı efsanevî devirlerin Iran-Türk hududunda Türk önderleri sıfatiyle Karlık «Khallukh)Iardan bahseder, ki Balkh yanında Amu Deryayt geçerken bunların ülkesine geliniyor- muş 24) ve oradan Talaş mıntakasma kadar bunların ülkesi olmuş imiş25). Bununla beraber bu rivayetlerde Semerkandî ve Bukhara yanında Râmitân şehrini bina eden ve çin medeniyetinin hâmili olarak tasvir edilen Afrâsyâbın, oğlu Ercasphn ve maiyyetlerinin mensup ol-
->4) Firdevsî, ed. Mohl, IV, 378:y 694: çh. £^*3
Dostları ilə paylaş: |