Karahanlılar ülkesinin esasî ahalisi medenî Türk unsurundan, yani 83
arap coğrafyacılarının öteki göçebe Türklerden tamamen farklı olarak «Medenî Türk» yahut «Hakikî Türk» diye kaydettikleri «Türgiş» yahut alelitlâk «Türk» lerden ibaretti. «Çu» ve «Tarım» boylarında ya- şıyan bu Türklere dayanan Karahanlılar sülâlesi, göçebelik ananelerini de yaşatmakla beraber «Medenî Türk» sülâlesiydi. Bu sülâle son devirlerinde medenî Iran tesirine kapılmağa başlamıştı. Yalnız Türklerle meskûn olan yerlerde (meselâ Yark^ndde) bile İslâm kadıları tâyin olunmuştu. Bunlar.ise resmî yazılarında arapçayı kullanmışlardır84). Hakanlar arasında farsça şiir söyliyenler de olmuştur85). Memlekette Türk unsuru isyan ettiğinde, bu gibi hanlar bazan Mâverâünnehrin lranh Tacik unsuruna dayanır oldular. Nihayet sülâle on birinci asırda Moğolis- tandan göçleri devam eden göçebe kavimlerin, Karakhıtay, Karluk vetirenin çıkardıkları kargaşalıklar ve ticaretin sukutu neticesinde zayıfladı. Memleket bir taraftan İran unsurlarına daha yakın olan Khorezm türk beğleri eline, diğer taraftan da göçebelere daha yakın olan Moğol lardan Karakhıtay ve Türklerden Nayman (türkçe adları «Sekiz»)20) hanları eline geçerek iki nüfuz bölgesine ayrıldı. On üçüncü asrın başında Türk ve Turan kavimlerinin doğudan batıya göçleri tekrar kuvvetlendi. Gerek bu sülâle, gerek Khorezmşahlar sülâlesi (ki yine doğudan yapılan baskılar neticesinde İrtiş boylarını bırakarak Khorezmi istilâ eden «Yemek», «Kıpçak» uruklarına dayanarak kuvvetlenmişlerdi) ve nihayet Karakhıtaylar, Çingiz Han’ın idaresi altında devam eden yeni göç dalgalarıyla yıkıldılar.
Moğol Çağı Müthiş bir tufan ve sel şeklini alan bu harekete daha ziyade halis göçebe hayatı yaşıyan uruklar jstirak etmişti. Orta Tiyanşanda «İle», «İşık Göl», «Çu», «Talaş» havzasında Usun, Göktürk, Türgiş ve Karahanlılar çağında kurulan türk şehirleri, ilerde bahsedilecek bazı hâdiseler dolayısıyla, Moğol idaresi zamanında harap oldu. Çingiz Oğulları oralarını otlaklara çevirdiler. Buradaki medenî ahali (Argu, Çigil, Tükhsı uruklarıyla meskûn şehirlerin ahalisi) bilhassa on dördüncü asrın ilk yarısında Mâverâünnehir