Ab komisyonu’ndan avrupa parlamentosu’na ve ab konseyi’ne biLDİRİm genişleme Stratejisi ve 2011-2012 Dönemindeki Temel Zorluklar


Sürdürülebilir ekonomik iyileşme ve Avrupa 2020’nin benimsenmesi



Yüklə 282,09 Kb.
səhifə2/5
tarix27.10.2017
ölçüsü282,09 Kb.
#15731
1   2   3   4   5

2.4. Sürdürülebilir ekonomik iyileşme ve Avrupa 2020’nin benimsenmesi
Farklı hızlarda olmakla birlikte, tüm genişleme ülkeleri toparlanma sürecine girmişlerdir: Türkiye krizden daha büyük bir ekonomiyle çıkmıştır; büyüme hızı etkileyici olmaya devam etmektedir. Ancak, sınırların zorlanmaya başladığı yönündeki belirtiler giderek daha fazla görülmektedir. Batı Balkan ekonomileri de toparlanmaya başlamıştır. Bununla birlikte, bu ülkelerin kriz öncesi seviyesine geri dönmeleri belli bir zaman alacaktır. İzlanda’nın ekonomisi, kriz sırasında karşı karşıya kaldığı ciddi ekonomik karışıklıktan sonraki çıkışını sürdürmektedir.
Ancak, genişleme ülkeleri önemli sosyo-ekonomik güçlüklerle karşı karşıya kalmaktadır. Yüksek işsizlik oranı mevcuttur ve birçok ülkede bu oran artmaktadır. Kosova, Bosna Hersek ve Makedonya’daki işsizlik oranı Avrupa’daki en yüksek oran olmaya devam etmektedir. İşgücü katılım oranları halen düşüktür. Özellikle kadınlar ve gençler için işsizlik, ayrıca kayıt dışı istihdam önemli bir mesele oluşturmaya devam etmektedir. Batı Balkanlar’dan yapılan ve toparlanmaya katkı sağlayan ihracatların büyük kısmı halen düşük katma değere sahip ürünlerden ibarettir. İhracat ürünleri arasında, fiyat çalkantılarına ve gelişmekte olan piyasaların ciddi rekabetine maruz kalan hammaddeler de bulunmaktadır.
Çoğu genişleme ülkesi genel itibarıyla koruyucu makro ekonomik politikalar izlemiştir. Mali konsolidasyon ve istihdam piyasalarının reformu kısa vadede en öncelikli konular olmayı sürdürmektedir. Bu sıkıntılar, AB’nin halihazırda karşı karşıya kalmış olduğu sorunlarla büyük ölçüde örtüşmektedir. Rekabet gücünün arttırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, dolayısıyla, yabancı doğrudan yatırımların çekilebilmesi, istihdam alanlarının yaratılması ve büyümenin sürdürülebilir kılınması için daha fazla yapısal reforma ihtiyaç duyulmaktadır. Batı Balkanlarda kamu yönetimi kapasitesinin iyileştirilmesi ve adaletin reform edilmesi; ayrıca, yaygın olan yolsuzlukla mücadele dahil, hukukun üstünlüğünün kuvvetlendirilmesi özel bir zorluk teşkil etmektedir. Bu alanlarda sağlanacak bir ilerleme iş ortamının da düzelmesine katkı sağlayacaktır. İş ve yatırım ortamına yönelik olarak kamu tarafından sağlanan altyapı hizmetleri halen kıttır.
Kazanç transferi sisteminin gözden geçirilmesi dahil olmak üzere, istihdam piyasası reformu, vergilendirme konuları ve eğitim sistemlerinin revizyonu Batı Balkanlarda mevcut önemli bir yapısal zafiyet ile daha güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümenin önündeki engellerin giderilmesine katkı sağlayacaktır.
Avrupa 2020 Stratejisi hedeflerinin benimsenmesi
Avrupa 2020, AB’nin mevcut 10 yıl için, değişen dünyada Birliği akıllı, sürdürülebilir ve içerici ekonomiye doğru yönlendiren büyüme stratejisidir. Genişleme ülkeleri Avrupa 2020 stratejisi ve öncü girişimlerine6 katılmaya teşvik edilir. Bu, reform için yararlı bir dayanak noktası teşkil etmektedir.
Avrupa 2020 hedefleri, Komisyon ile genişleme ülkeleri arasında, uygun şekilde, ekonomik politika ile istihdam ve sosyal politikalara ilişkin diyalogda yansımasını bulmaktadır. Komisyon, özellikle sosyo-ekonomik kalkınma bağlamında, mali yardım programlamasını Avrupa 2020 hedefleri doğrultusunda yönlendirmiştir. Komisyon’un uluslararası mali kuruluşlarla (IFI) işbirliği bu hedefleri dikkate almaktadır.
Avrupa’da devam etmekte olan borç krizi sağlam kamu finansmanının öneminin altını çizmiştir ve Komisyon aday ve potansiyel aday ülkelerle bazı emsal tarama mekanizmalarını paylaşmaktadır. AB tarafından yapılan çok taraflı mali gözlem, bu amaca yönelik önemli bir araçtır. Bu, AB’de gelecekteki güçlendirilmiş ekonomik yönetime aşamalı olarak adapte edilecektir.
Özel sektör kalkınması alanında, Batı Balkanlar ve Türkiye ile siyasi eşgüdüm, AB’nin Küçük İşletmeler Yasası7 hükümlerince yönlendirilmektedir. Yerleşik AB kriterlerine göre düzenli değerlendirmeler temelindeki bu eşgüdüm, genişleme ülkelerinin ulusal özelliklerini yansıtacak biçimde iyi test edilmiş tavsiyelerin ortaya çıkması ile sonuçlanmıştır. Komisyon Küçük İşletmeler Yasası sonuçlarının bölgede gelecekteki Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerle (KOBİ) ilgili faaliyetler için referans aracı olarak kullanılmasını önermektedir.
Batı Balkanlar Yatırım Çerçevesi içinde, Komisyon, Uluslararası Finans Kuruluşları (IFI) ortaklarını, özellikle tahvil, risk sermayesi ve garanti mekanizmaları olmak üzere yeni KOBİ finansman türlerini desteklemeye teşvik etmektedir.
Araştırma ve yenilikçilik alanında, AB girişimlerine katılım için seçilebilirlik açısından genişleme ülkeleriyle AB’nin işbirliği halihazırda ilerlemiş bir safhadadır. Genişleme ülkeleri Araştırma ve Teknolojik Gelişim 7. Çerçeve Programı ve Rekabetçilik ve Yenilikçilik Programına iştirak etmektedirler. Bununla birlikte mevcut göstergeler, bu ülkelerin, yatırımlar ile araştırma ve yenilikçilik politikalarının gelişimi açısından, pek çok durumda AB ortalamasının ciddi ölçüde altında olduğunu göstermektedir. Önümüzdeki dönemdeki Bakanlar konferansları da dahil, bölgesel liderler, araştırma, yenilikçilik ve insan sermayesine yatırımı arttırma taahhüdünde bulunmaya teşvik edilmektedir.
Genişleme ülkelerinin, iklim değişikliğiyle mücadeleye daha iyi hazırlanmaları ve bilinç arttırılması da dahil olmak üzere, AB’nin çabalarına katılmaları gerekmektedir. İlerici iklim eylemleri düşük-karbon kalkınması aracılığıyla yararlar getirecek ve istihdam yaratabilecektir.
Olgunlaşmakta olan ekonomik düzelme, iyileşmiş sosyal duruma henüz yansımamıştır. Fakirlik sınırı altında yaşayan nüfusun oranı yüksek olmaya devam etmektedir ve Batı Balkanlarda artmayı sürdürmektedir. Yüksek gayrıresmi istihdam, özellikle genç insanlar bakımından, sosyal durum üzerine olumsuz etki etmektedir.
İş yaratma ve korunmaya muhtaç grupların sosyal içerimi önceliktir. Bununla birlikte sosyal sektörde çok az gerçek yatırım yapılmış ve uluslararası donörlerle işbirliği stratejik planlamada zorluklarla karşılaşmıştır. Komisyon siyasi diyaloğunda istihdam ve sosyal politikalara vurgu yapmakta ve ülkeleri bu iki alanda net ve gerçekçi hedefler belirlemeye ve sosyal harcamaları daha iyi hedeflendirme ve önceliklendirmeye teşvik etmektedir. Fakirliğe ve Sosyal Dışlamaya Karşı Avrupa Platformu hedefleri genişleme ülkelerince uygun şekilde ele alınmalıdır.
Tüm korunmaya muhtaç grupların toplumun ana kesimine dahil edilmesine yönelik sürdürülebilir önlemler kabul edilmelidir. Özellikle dezavantajlı Roma azınlığına ilişkin olarak Komisyon, Batı Balkanlar ve Türkiye’yi, içermeyi sistemli şekilde izleyen ve ilgili eylem önerileri yapan AB Roma platformları içinde işbirliğine davet etmiştir. Komisyon, başta eğitim, istihdam, barınma ve sağlık alanlarında olmak üzere ayrımcılıkla mücadele ve Roma entegrasyonunun iyileştirilmesi konusunda ilgili ulusal eylem planlarının gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi ve uygulanması için ülkeleri teşvik etmek amacıyla Roma konularıyla ilgili bir dizi seminer düzenlemiştir. Yerlerinden edilmiş kişilerin nüfus kaydının kolaylaştırılması için Batı Balkan ülkelerinde güçlü çaba sarfedilmelidir.
Sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme için iyileştirilmiş eğitim ve öğretim, yapısal değişikliğin temel unsurlarıdır. Bugüne kadar, eğitim, beceri ve niteliklere yatırımlar tipik olarak düşük kalmıştır ve ulusal niteliklerin bölgesel kabulü yetersiz olmuştur. Devlet eğitim sistemleri ve altyapısı reforme edilmelidir ve mevcut beceri uyumsuzluğunu gidermek için uluslararası karşılaştırılabilir mesleki, eğitim ve öğretim programlarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Komisyon Eğitim ve Öğretim 2020 stratejik çerçevesini aday ülkelerin katılımına açmıştır, Makedonya Eski Yugoslavya Cumhuriyeti ve Karadağ henüz katılmamıştır. Komisyon, eğitim ve öğretim konusunda, tüm genişleme ülkelerinin katılımına imkan vermek amacıyla, açık eşgüdüm metoduna dayalı bir Batı Balkanlar Platformu oluşturulmasını önermiştir. Bu, temel politika sınamaları konusunda diyaloğu arttıracak ve uygulama ve izlemeyi sağlayacaktır. Batı Balkan ülkeleri AB’nin Hayatboyu Öğrenim Programı’nın merkezi faaliyetlerine katılmaya davet edilmiştir.


2.5 Ulaştırma ve enerji ağlarının uzatılması
Genişleme ülkeleriyle geliştirilmiş ulaştırma ve enerji işbirliği Avrupa vatandaşlarına ve işletmelerine doğrudan fayda sağlamaktadır. Yaşam şartlarının iyileştirilmesinin yanısıra, sürdürülebilir ekonomik büyüme, ticari ve kültürel değişim ve istihdamı geliştirmeye yönelik olarak ulaştırma ve enerji bağlantıları AB’nin tüm komşu ülkeleriyle işbirliğinin temel unsurlarıdır. Genişleme ülkelerinde bu işbirliği, ulaştırma ve enerji müktesebatını tamamen üstlenme ve uygulamaya hazırlık amacı da taşımaktadır.
Avrupa, Orta Doğu ve Kafkasya’nın kavşağındaki stratejik konumuyla Türkiye, havacılık sektöründe ahiren yaşanan gelişmeler ve Güney Gaz Koridoru’nun oluşturulmasındaki rolü ile ortaya konduğu üzere, AB ile bağlarını düzenli olarak geliştirmiş ve güçlendirmiştir. Bu bağların daha da geliştirilmesi her iki tarafın da yararınadır. Güney Gaz Koridoru, arz güzergahlarını genişletmeye ve uluslararası gaz piyasasında rekabeti körüklemeye yapacağı kaydadeğer katkı nedeniyle, Avrupa’nın doğalgaz arzı güvenliğine katkıda bulunacaktır. Komisyon, başta hızlı demiryolu bağlantıları ve liman tesisleri modernizasyonunda olmak üzere ulaştırma ağlarının daha da geliştirilmesinde Türkiye’ye mali destek sağlamaktadır. Ayın zamanda Türkiye, gaz piyasasını derinleştirme, likiditeyi arttırma ve sözleşme esnekliği konularında cesaretlendirilmelidir. Böyle bir süreç, mevcudiyeti daha fazla enerji güvenliği sağlayacak bir enerji havzası ortaya çıkmasını temin edecektir.
Batı Balkanlarda, bölgesel çıkarlara uygun öncelikli projeleri ortaya koyan Güney Doğu Avrupa Ulaştırma Gözlemevi (SEETO) çerçevesinde bir bölgesel ulaştırma ağı tanımlanmıştır. Batı Balkan ülkeleri, AB üye ülkeleri ve diğer Avrupa ülkeleri ile birlikte 2006’da imzalanan Avrupa Ortak Havacılık Alanı Anlaşmasına katılmaktadır. Ulaştırma alanında işbirliği ayrıca Tuna Stratejisi altında da öngörülmektedir.
2008’den bu yana Komisyon, altyapı ile kara, iç sular ve deniz ulaştırması için entegre piyasa oluşturacak bir Ulaştırma Topluluğu kurmak için Batı Balkan ülkeleriyle müzakerelerde bulunmaktadır. Müzakereler neredeyse tamamlanmıştır ancak Kosova’nın ismi konusundaki farklılıklar nedeniyle aksama yaşanmıştır. Komisyon ilgili tarafları müzakerelerin süratli bir şekilde tamamlanmasını ve Antlaşmanın imzalanmasını sağlayacak gerekli adımları atmaya davet etmektedir.
Komisyon genişleme ve komşuluk politikası kapsamındaki ülkelerle bağlantıların iyileştirilmesi amacıyla ulaştırma alanında Trans-Avrupa Ağları’nın (TEN-T) gözden geçirilmesini önermiştir.8
Enerji alanında AB, başta AB ve üye ülkelerini, tüm Batı Balkanları ve bazı komşuluk ülkelerini içeren Enerji Topluluğu’na destek aracılığıyla, ağların entegre edilmesine çalışmaktadır9. Enerji Topluluğu, AB enerji kurallarına dayalı olarak, yatırım çekmek için açık, şeffaf ve rekabet edilebilir bölgesel piyasa oluşturmaktadır. Enerji Topluluğu müktesebatı, iç enerji piyasası, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjilerin yanı sıra çevre, sosyal ve rekabet müktesebatının bazı bölümlerini kapsamaktadır. Elektrik ve gaz piyasalarına ilaveten, zorunlu petrol stoklarını da içerecek şekilde genişletilecektir.

3. GENİŞLEME ÜLKELERİNDE İLERLEME VE 2011-2012 İÇİN GÜNDEM
3.1. Batı Balkanlar
Hırvatistan
Hırvatistan ile katılım müzakereleri Haziran ayında tamamlanmıştır. Bu, Hırvatistan’ın geçtiğimiz yıl içinde, yargı, temel haklar ve rekabet politikası gibi zor fasıllar dahil geri kalan alanlardaki kapanış kriterlerini tamamlamış olmasının bir sonucudur. Hırvatistan, yolsuzlukla mücadelede önemli sonuçlar elde etmiş, yargıçların ve savcıların atanmasında objektif ve saydam yeni bir sistem ihdas etmiş, geri dönen göçmenlerin yerleştirilmelerine ilişkin programın uygulanmasında ciddi gelişme sağlamıştır. Güç durumdaki tersanelerinin yeniden yapılanması konusunda ilerleme kaydetmiştir.
Katılım müzakerelerinin sonucu, AB Konseyi’nin Haziran ayında öngördüğü üzere, bu yılın sonunda imzalanması gereken katılım anlaşmasında vücut bulacaktır. Bu husus, gerekli onay sürecinin tamamlanması şartıyla Hırvatistan’ın 1 Temmuz 2013 tarihinde AB’ye katılmasını sağlayacaktır. Hırvatistan, katılımla birlikte üyelik sorumluluklarını üstlenmek için çok yüksek seviyede hazırlığa erişmiştir. Kopenhag siyasi kriterlerini karşılamıştır. Ekonomik ve müktesebat kriterlerini ise 1 Temmuz 2013 tarihi itibarıyla karşılaması beklenmektedir. Bu ivmenin sürdürülmesi gerekmektedir.
Hırvatistan müzakere süreci boyunca uygulanan reformlar ve geliştirilen kapasiteler temelinde sürece devam etmelidir. Komisyon Hırvatistan’ın üslendiği tüm taahhütlerin yerine getirilmesini ve katılımla birlikte üstlenilecek yükümlülüklere hazırlıkların sürdürülmesini yakından takip edecektir. Komisyon’un sözkonusu takibi, özellikle Hırvatistan’ın şu alanlarda üstlendiği yükümlülüklerle ilgili olacaktır: adalet; özgürlük; güvenlik ve rekabet politikası.
Sözkonusu takip, düzenli olarak güncellenen izleme tablolarından, İstikrar ve Ortaklık Anlaşması kapsamındaki diyalogdan, eş-düzey değerlendirme misyonlarından, katılım öncesi ekonomik program ve mali bildirimlerden oluşacaktır. Komisyon, bu fasıllarda Hırvatistan’ın üstlendiği bu taahhütlerin yerine getirilmesi konusunda katılımın gerçekleştiği tarihe kadar altı aylık değerlendirmeler yayınlayacaktır. 2012 sonbaharında Avrupa Parlamentosu ve Konsey’e Kapsamlı İzleme Raporu sunulacaktır.
İzleme süresi sırasında kaygı verici durumların tespiti halinde ve bunların Hırvatistan tarafından telefi edilmemesi durumunda, Komisyon, gerekli hallerde, Hırvatistan makamlarına erken uyarı mektupları gönderecek ve Konsey’e katılım öncesi gerekli tüm tedbirlerin alınmasını önerebilecektir. Ayrıca, beşinci genişlemede olduğu gibi, katılım anlaşması, genel bir ekonomik koruma maddesi; iç pazar koruma maddesi ve adalet, özgürlük ve güvenlik alanında koruma maddesi içerecektir.
Hırvatistan’ın, Batı Balkanlar’da bölgesel işbirliği konusunda aktif rol oynamayı sürdürmesi beklenmektedir. Komisyon, Slovenya ve Hırvatistan arasındaki sınır tahkim anlaşmasının uygulanmasını beklemektedir. Komisyon sözkonusu Anlaşma’da öngörülen Tahkim mahkemesinin kurulması ve işlemesini destekleyecektir. Komisyon, Hırvat Hükümeti’nin bölgedeki diğer ülkelerin AB üyeliği yolunda ilerlemelerine destek veren açıklamasını memnuniyetle karşılamakta, Hırvatistan’ın, katılım öncesi, komşularıyla diğer ikili konularına eğilmesini desteklemektedir. Diğer yandan, siyasi liderlerin, uzlaşmanın önemini sorgulayan veya savaş suçlarının önemini göz ardı eden açıklama ve tedbirlerden kaçınmaları gerekmektedir.
Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti
Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti’nde Haziran ayında gerçekleştirilen parlamento seçimleri büyük oranda uluslararası standartlara uygun olup, ülke katılım bağlantılı reformlarına devam etmiştir. Hükümetteki koalisyon istikrarlı olmuştur. Ülke, siyasi kriterleri yeterince karşılamak için çaba göstermektedir. Parlamento’nun reformu, yargı, kamu idaresi ve azınlıklara saygı ve bunların korunması konularında bazı ilerlemeler kaydedilmiş olmakla birlikte, özlü sorunlar devam etmektedir. Özellikle medyada ifade özgürlüğü, yargının bağımsızlığı, kamu idaresinin reformu ve yolsuzlukla mücadelede daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Siyasi güçlerin işbirliği yönündeki çabalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.
Ülke İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’ndan (İOA) kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeye devam etmektedir. Komisyon, İOA’da öngörülen şekilde ortaklığın ikinci aşamasına geçilmesi yönündeki önerisini korumakta olup, bu konuda daha fazla bir gecikme olmaksızın harekete geçmesi için Konsey’i teşvik etmektedir.
Komisyon, 2009 yılında yaptığı Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti ile katılım müzakerelerinin başlatılması yönündeki tavsiyenin, Konsey tarafından takip edilemediğini not etmektedir. Bu ülkenin katılım sürecinin bir ileriki safhaya taşınması, reformlara ve etnik gruplar arası ilişkilerin iklimine katkıda bulunacağı gibi bölgeyi olumlu yönde etkileyecektir.
Yunanistan ile Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti arasında, bu ülkenin ismi üzerindeki sorun neredeyse yirmi yıldır çözümsüz kalmaya devam etmektedir. 1990’lardan bu yana BM iyi niyet misyonu altında bir diyalog sürdürülmekte olup, bu husus 2009 yılından bu yana, Başbakanlar seviyesinde temasları da içerecek şekilde ikili temaslarla geliştirilmiştir. Ancak bu süreç henüz sonuç vermiş değildir. İsim sorununa müzakere edilmiş ve karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm bulunması dahil, iyi komşuluk ilişkilerinin devamı önem arzetmektedir. Komisyon daha fazla gecikmeksizin bir çözüm bulunması için çabaların arttırılması ihtiyacının altını çizmektedir. Ayrıca Komisyon iyi komşuluk ilişkilerini olumsuz etkileyecek eylem ve açıklamalardan kaçınılması çağrısında bulunmaktadır. İsim sorununa çözüm için geç kalınmaktadır.
Karadağ
Aralık 2010 tarihinde AB Konseyi Karadağ’a üyelik statüsü tanımış ve katılım müzakerelerinin başlaması için daha önce Karadağ’ın AB üyelik başvurusuna ilişkin Komisyon Görüşü’nde belirtilen yedi önemli önceliği onaylamıştır.
Sözkonusu Görüş’ün onaylanmasından bu yana, Karadağ, Kopenhag siyasi kriterlerinin karşılanması yönünde iyi bir gelişme göstermiş, özellikle, belirtilen yedi öncelikle ilgili tatmin edici sonuçlara ulaşmıştır. Parlamentonun işleyişi ve seçim çerçevesinin güçlendirilmesi, profesyonellik ve kamu idaresinin siyasetten arındırılması, yargının bağımsızlığı ve hesap verebilirliği, yolsuzluk ve organize suçla mücadele, medya özgürlüğü ve sivil toplumla işbirliğinin sağlanması amacıyla yasama ve kurumsal çerçeve geliştirilmiştir. Bununla birlikte, özellikle üst düzey yolsuzluk ve organize suçlarla ilgili olarak hukukun üstünlüğü alanında sicilin geliştirilmesi için çabaların devam etmesi gerekmektedir. Ayırımcılıkla mücadele politikaları ve yerlerinden edilmişlerin durumunun iyileştirilmesi içim olumlu adımların da atılması gerekmektedir. Bu husus, ayırımcılığın azaltılması çabalarının, yerlerinden edilmiş kişiler dahil savunmasız gruplara pratik olarak uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.
Komisyon, Karadağ’ın hukukun üstünlüğü ve ayırımcılık yasağı alanındaki ilerlemelerinin, bu alanlardaki reformların ivmesinin devam etmesi amacıyla denetlenmesine özel dikkat sarfedecektir.
Arnavutluk
Arnavutluk’un iç siyasi görüntüsünde, siyasi tıkanıklığın devamı ve ilave çekişmeler ağır basmaktadır. Hükümet karşıtı göstericiler ile polis arasındaki şiddetli çatışmalar dört kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmış ve bazı devlet kurumları ve siyasi güçler arasındaki güvensizlik iklimini genişletmiştir. Mayıs ayındaki yerel seçimlerin, şeffaf ve rekabete açık yapıda olduğu değerlendirilmekle birlikte, bu alanda üzerine gidilmesi gereken bazı eksiklikleri göstermiştir. Özellikle, Tirana belediye başkanlığı için yerleri değiştirilen seçim sandıklarındaki oyların sayımı çerçevesinde yaşanan çekişme, işbaşındaki çoğunluk ile muhalefet arasındaki kutuplaşmayı arttırmıştır.
Gelinen aşamada, Arnavutluk’taki siyasi güçlerin, parlamento başta olmak üzere temel demokratik kurumların düzgün işleyebilmesi ve AB entegrasyonu yolunda ilerlenebilmesi için siyasi diyalog zeminini yeniden tesis edip sürdürmeleri önem taşımaktadır. Son iki seçimde ortaya çıkan önemli eksiklikler, bağımsız dış danışmanlardan istifade edecek kapsamlı bir seçim reformuna ve siyasi partiler arasında varılacak bir uzlaşıya işaret etmektedir.
İki ana siyasi parti, ülkenin Avrupa entegrasyonu önceliklerine yapıcı şekilde yeniden angaje olması yönündeki AB teklifine olumlu yanıt vermiştir. Gelinen aşamada Arnavutluk’taki siyasi partilerinin Avrupa reformları konusunda yapısal ve sürdürülebilir bir çalışma sürecine birlikte girmeyi taahhüt etmeleri önem arzetmektedir. İstikamet, Komisyon önerilerini içeren Görüş ve temel reformlara ilişkin planın uygulanması için hazırlanan Eylem Planı’nın birlikte gözden geçirilmesi ve kabul edilmesi süreci olmalıdır.
Genel olarak, Arnavutluk, üyeliğe ilişkin siyasi kriterlerin ve Konsey tarafından Aralık 2010 yılında onaylanan Komisyon Görüşü’nde belirtildiği üzere üyelik müzakerelerinin açılması için gerekli olan on iki ana önceliğin karşılanması konusunda sınırlı ilerleme sağlamıştır. Organize suçların önlenmesi, tutukevlerindeki tutuklulara muamelenin iyileştirilmesi ve çocuk hakları konularında bazı ilerlemeler sağlanmakla birlikte, yargı, yolsuzlukla mücadele, mülkiyet hakları ve Romanların yaşam standartlarının geliştirilmesi ile parlamento usulleri ve seçimler konusundaki çalışmalarda ilerleme yetersiz kalmıştır. Arnavutluk, Komisyon’un Görüş’ünde yer alan tavsiyeleri karşılamak için bir eylem planı uygulamaya başlamıştır. Bununla birlikte, muhalefetle yakın işbirliği tesisi dahil öngörülen eylemlerin etkinliği ve yeterliliğinin sağlanması için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Komisyon’un aday statüsünü tavsiye edebilmesi ve AB katılım müzakerelerinin başlayabilmesi için Arnavutluk’un sürdürülebilir çaba göstermesi ve tüm bu alanlarda gösterebileceği ilerlemeler kaydetmesi gerekmektedir.
Arnavutluk İstikrar ve Ortaklık Anlaşmasını sorunsuz şekilde uygulamaya devam etmiştir. Vize serbestisi diyaloğunda tatmin edici başarı göstermesi üzerine, Aralık 2010’da Arnavutluk vatandaşları için Schengen alanına vizesiz giriş sağlanmıştır.
Komisyon, Arnavutluk’un AB’ye yönelik reform ve Görüş’te yar alan temel öncelikleri karşılaması çabalarına destek vermeye devam edecektir.
Bosna-Hersek
Bosna-Hersek’te, siyasi temsilcilerin faaliyetleri, ülkenin genel yönelimi ve geleceği ile kurumsal düzeni konusundaki ortak anlayış eksikliğini yansıtmaktadır. Ülkede geniş biçimde paylaşılan AB hedefleri ışığında, kurucu halklarının menfaatlerini gözetirken kurumların işleyişini de teminat altına alacak ve geliştirecek bir uzlaşı bulunmamıştır. Ekim 2010 seçimlerinin ardından yürütme ve yasama makamlarının kurulması sürecinin, halen Devlet düzeyinde Hükümetin oluşturulması suretiyle tamamlanması gerekmektedir. Bu uzun gecikme, Bosna-Hersek’in büyük ihtiyaç duyduğu ve ülkenin AB’ye doğru daha fazla ilerleme kaydetmesini sağlayacak reformları engellemektedir. AB katılım süreci, ülkenin tek bir sesle konuşmasına imkan verecek şekilde, tüm düzeylerde fonksiyonel kurumları ve AB ile ilgili etkili eşgüdüm mekanizmalarını gerekli kılmaktadır.
Sonuç olarak, reformların toplam ilerleme hızı çok sınırlı kalmıştır. Aralık 2010’da ülkenin vatandaşlarına AB’ye vizeden muaf seyahat imkanı verilmesi gibi bazı neticeler elde edilmiştir. Haziran’da ülkenin liderliği “İstikrar ve Ortaklık Süreci” çerçevesinde AB ile bağımsız, etkili, tarafsız ve hesap verebilir bir adli sistemi hedefleyen Adalet alanında Yapılandırılmış Diyaloga girilmesini kararlaştırmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyum, Geçici Anlaşma ve İstikrar ve Ortaklık Anlaşması için zaruri bir koşuldur. Bu açıdan, Anayasa’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, ülkenin kurumlarındaki temsilde etnik ayrımcılık konulu kararı ile uyumlaştırılmasında süregelen gecikme ciddi bir endişe konusudur10. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı ve devlet düzeyinde kabul edilen Devlet Yardımları Kanunu’nun ele alınması için güvenilir bir sürecin devreye sokulması şarttır. Ayrıca, devlet düzeyinde bir nüfus sayımı kanununun kabul edilmesine ve ülkenin AB entegrasyon sürecini kolaylaştıracak reformların hızlandırılmasına yönelik ilerleme kaydedilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Küresel Mali Çerçeve’nin kabul edilmesi, mali istikrar bakımından önceliklidir.
Bosna-Hersek’in yönetimi, icrai yetkileri bulunan uluslararası bir mevcudiyeti içermeye devam etmektedir. Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin kapatılmasının amaç ve koşullarından biri 11 olan Brçko Nihai Senedi’ne ilişkin olarak, elektrik konusunun çözümlenmesinde ilerleme kaydedilmiştir. AB üyesi olma hedefi güden bir ülkenin gerekliliklerine paralel biçimde, kalan hedeflerin karşılanması ve uluslararası bir yönetim ve güvenlik sistemi bulunan bir ülkeden, iç kurumlarının siyasi ve yasama süreçlerine bütünüyle hakim bir ülkeye doğru dönüşümü kolaylaştırmak için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Bu hususların tümünü kapsamak üzere de istikrarlı bir siyasi atmosfere ihtiyaç duyulmaktadır.
Adalet alanında Yapılandırılmış Diyalog kurulmasının yanısıra vize serbestleştirilmesi sürecinde yapılan reformların tecrübesi, ilerlenecek yolu işaret etmektedir: Avrupalı bir diyalog ve uzlaşı yaklaşımı benimsenmesi ve AB gündemine odaklanılması suretiyle, ülkenin felç ve cepheleşmeden işbirliğine, uluslararası gözetimden AB geleceğine doğru tedricen ilerlemesi mümkün olabilecektir.
AB, Bosna-Hersek’teki ilk ayrı temsilcisinin göreve başlamasıyla birlikte, bu ülkedeki rolünü güçlendirmiştir. AB, Mart 2011 Konsey sonuçları uyarınca, AB gündemi hedeflerinin uygulanmasında ülkenin kurumlarına destek vermeyi sürdürecektir.

Sırbistan
Komisyon, işbu Bildirime paralel olarak, Sırbistan’ın AB üyelik başvurusuna ilişkin Görüşünü kabul etmiştir. Görüşte yer alan sonuç ve tavsiyeler işbu Bildirime ek olarak konulmuştur.
Kosova
Erken parlamento seçimleri ve parlamentonun uzun süren Cumhurbaşkanı seçimleriyle geçen dönemde, reform gündemi bakımından az ilerleme kaydedilmiştir. Seçimlerde gözlenen ciddi eksikliklerin ele alınması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi, yetkilerini kullanma yöntemi itibariyle olumlu bir rol oynamıştır.
Yeni hükümet, vize ve ticaret gibi alanlardaki kesintisiz çabaları ve AB entegrasyonu için Ulusal Konsey kurulması dahil, Kosova’nın Avrupa perspektifine bağlılığını ortaya koymuştur. Yeni parlamento yakın zamanda kilit önemdeki reformların başlatılmasına yönelik mevzuatı geçirmeye başlamıştır. Örgütlü suç ve yolsuzluğun üstesinden gelmek için çok daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kamu yönetimi zayıftır ve adli reformun uygulanması zorluk teşkil etmeyi sürdürmektedir.
BM Genel Kurulu’nun Eylül 2010’daki kararını müteakip Priştine ve Belgrad arasında AB kolaylaştırıcılığında bir diyalog başlatılmıştır. Diyalog, işbirliğini teşvik etmeyi, AB yolunda ilerleme kaydedilmesini ve halkların hayatlarının iyileştirilmesini hedeflemektedir. Diyalog Eylül ayına kadar genel olarak yapıcı bir ruhla yürütülmüş ve farklı konulardaki mutabakatlara öncülük etmiştir: malların ve kişilerin serbest dolaşımı, nüfus kayıtları ve kadastro. Bu yapıcı çabaların sürmesi ve ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik diğer adımlara rehberlik etmesi gerekmektedir. Varılan mutabakatların iyi niyetle uygulanması gerekmektedir.
Ibar Nehri’nin güneyindeki Kosovalı Sırpların entegrasyonu gelişme kaydetmiştir. Kosovalı Sırplar Kosova nüfus sayımında yer almışlar ve son yapılan genel seçimlere katılımları artmıştır. Öte yandan, Kuzey Kosova’daki etnik gerilimler ve olaylar sürmektedir. Belgrad tarafından desteklenen ayrı Sırp yapıları nüfus sayımına karşı çıkmış ve Kosova makamlarınca düzenlenen seçimlerin boykot edilmesini cesaretlendirmişlerdir. Komisyon, Kosova’daki tüm ilgililere gerginliklerin yatıştırılması ve EULEX ile tam işbirliği yapılması çağrısında bulunmaktadır.
Kosova’da ilerlemenin tek zemini, diyalog yoluyla çözüm aranması ve tek taraflı eylem ve şiddetin reddedilmesidir. Komisyon, tüm aktörlere şiddeti reddetme ve istikrarı tehdit edecek her türlü tedbirden kaçınma çağırısı yapar.
Kosova, Batı Balkanların Avrupa perspektifini paylaşmaktadır. Komisyon, 2009 Kosova Bildiriminde12 duyurulan temel girişimlerinden birisi olan ve Kosova’nın AB programlarına katılmasını sağlayacak çerçeve anlaşmaya ilişkin önerisini Mart ayında yayımlamıştır. Komisyon, diğer iki temel hedefe – nihai vize serbestisi ve AB ile ticaret anlaşması – ulaşmanın yanısıra ülkenin Avrupa perspektifini geliştirecek diğer reformlara ulaşmada da Kosova’nın çabalarını desteklemeyi sürdürecektir. Komisyon, Kosova’nın AB katılım sürecinden daha fazla faydalanabilmesini temin etmek üzere, 2009 Bildirimini gözden geçirecektir. Komisyon, hukuk devleti konusunda Kosova ile yapılandırılmış diyalog başlatılmasını önerir. Komisyon ayrıca, Kosova’nın kuzey için kapsamlı bir gündem başlatmasının öneminin altını çizer.

3.2 Türkiye
Türkiye, dinamik ekonomisi, önemli bölgesel rolü ve AB’nin dış politikası ve enerji güvenliğine sağladığı katkıyla AB’nin güvenliği ve refahı açısından anahtar bir ülke konumundadır. Gümrük Birliği vasıtasıyla ticaret ve dış yatırımlar açısından AB’ne şimdiden geniş ölçüde entegre olmuştur. Ülke, birçok önde gelen Avrupalı şirket için önemli bir endüstri platformu haline gelmiş ve bu nedenle, Avrupa’nın rekabet edebilirliği açısından değerli bir parçası olmuştur. Türkiye’nin 2010 yılında neredeyse % 9’a ulaşan ve bu yıl da % 6,1’i yakalaması beklenen yüksek GSYİH büyüme oranı ve G-20 üyeliği, ülkenin ekonomik önemini daha da artırmaktadır.

Türkiye’nin AB’ne bir dizi kritik alanda katkı sağlaması, ancak aktif ve inandırıcı bir katılım süreciyle tam olarak mümkün olabilir. Bu süreç AB’nin taahhütlerine ve yerleşmiş koşulluluk ilkelerine riayet etmelidir.

Türkiye’nin siyasi katılım kriterlerine ilişkin reformlara devam etmesi zaruri olmaya devam etmektedir. Münhasıran bir AB Bakanlığı kurulmuş olması bu açıdan cesaret verici bir sinyal olmuştur. Son on yıl zarfında kapsamlı reformlar gerçekleştirilmiş olmakla birlikte, uygulamada temel hakları, özellikle de ifade özgürlüğü, kadın hakları ve dini özgürlükleri garanti almak için kaydadeğer oranda ilave çaba sarfedilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye’nin yakın geçmişte, dini vakıfların el konulan mallarının iade edilmesini kolaylaştıran Dini Vakıflarla ilgili olarak kabul ettiği yasal düzenleme ileri doğru atılan kaydadeğer bir adım olmuştur. Komisyon, kapsayıcı bir anayasal reform süreci de dahil olmak üzere, gerekli reformları ileri taşımak amacıyla Türkiye’ye daha fazla yardımcı olmaya hazırdır.

Türkiye, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki gelişmeleri takiben diplomatik faaliyetlerini daha da artırmaktadır. Batı Balkanlar’da da yapıcı bir ortak olmaya devam etmektedir. Demokratik kurumlarıyla istikrarlı bir devlete, hızla gelişen bir ekonomiye sahip olan ve AB’yle katılım müzakereleri yürüten bir aday ülke olan Türkiye, AB’nin de çevresini oluşturan kendi komşuluk coğrafyasında istikrarın yayılması ve reformların desteklenmesi açısından önemli bir rol oynayabilir. AB, karşılıklı ilgi alanlarına giren dış politika konularında Türkiye’yle siyasi diyaloğunu daha da geliştirmektedir. Mevcut çerçevede, katılım sürecini tamamlayıcı bir şekilde ve daha fazla eşgüdüm amacıyla böyle bir diyaloğun daha da gelişmesi önem taşımaktadır.

Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunması amacıyla BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu kapsamında iki toplumun liderleri arasında sağlanan ilerleme ışığında Türkiye, bu görüşmelere yönelik bağlılığını ve katkılarını somut anlamda artırması için teşvik edilmektedir. Kapsamlı bir çözüm, Güney Akdeniz’de istikrarı güçlendireceği, yeni ekonomik fırsatlar sunacağı ve halihazırda kritik bir aşamaya gelen AB’ne katılım müzakerelerine güçlü bir destek vereceği cihetle tüm tarafların yararınadır.

Komisyon, Türkiye ve Kıbrıs arasındaki ilişkilerde yaşanan son gerilimler nedeniyle endişe duymaktadır. Komisyon, Konsey’in her türlü tehdit, iyi komşuluk ilişkilerine ve sorunların barışçıl çözümüne zarar verebilecek herhangi bir sürtüşme ya da eylemden kaçınılması yönündeki uyarısını hatırlatır. AB ayrıca, AB üyesi devletlerin Birlik müktesabatı ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil uluslararası hukuka uygun olarak ikili anlaşmalar yapmayı da kapsayan tüm egemenlik haklarını vurgulamıştır. Konsey ve Komisyon’un geçtiğimiz yıllarda tekrarlanan tutumları doğrultusunda Komisyon, Türkiye’nin Ek Protokolü tam olarak uygulama yükümlülüğünü yerine getirmesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’yle ikili ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde ilerleme kaydetmesinin ivedilik arzettiğini yinelemektedir. Komisyon aynı şekilde, her türlü tehdit, iyi komşuluk ilişkilerine ve sorunların barışçıl çözümüne zarar verebilecek herhangi bir sürtüşme ya da eylemden kaçınılmasını ısrarla tavsiye etmektedir. AB, ilgili Konsey sonuçları uyarınca, bu konularda kaydedilen ilerlemeleri gözden geçirmeye ve izlemeye devam edecektir.

Türkiye’nin, komşularıyla sınır ihtilafları dahil, çözülmemiş ikili sorunların halledilmesine yönelik çabalarını hızlandırması gerekmektedir. Yunanistan tarafından, karasularının ve Yunan adaları üzerindeki uçuşlar da dahil olmak üzere hava sahasının Türkiye tarafından sürekli olarak ihlal edilmesi konusunda kaydadeğer sayıda resmi şikayette bulunulmuştur.

Komisyon, Türkiye’nin katılım sürecine ilişkin yeni bir verimli döngüyü başlatmak için çalışacaktır. Daha yapıcı ve olumlu ilişkileri mümkün kılabilmek için, pragmatik bir yaklaşımla ve ortak çıkar alanlarında somut adımları, karşılıklı bir kısıtlama anlayışını ve Türkiye’nin AB’ne uyumunda ilerleme arayışını içerecek taze ve olumlu bir gündem geliştirilmelidir.

Bu gündem, siyasi reformlarda yoğunlaştırılmış bir diyalog ve işbirliği, vize, hareketlilik ve göç, enerji, terörizmle mücadele, Türkiye’nin “Vatandaşlar için Avrupa” gibi Topluluk programlarına daha fazla katılımı, kardeş şehirler, ticaret ve devam eden ticari sıkıntıları ortadan kaldırmayı, serbest ticaret anlaşmaları müzakerelerinde daha yakın işbirliğini ve Türkiye ve AB’nin ortak ekonomik potansiyellerinden sonuna kadar yaralanılmasını teminen yeni yollar aramayı amaçlayan Gümrük Birliği gibi geniş bir yelpazede alanları kapsamalıdır. Katılım müzakerelerinin yanısıra, Komisyon, ülkenin reformları devam ettirme ve halihazırda katılım müzakerelerine açılamayan fasıllar da dahil olmak üzere, müktesebata uyum çabalarına destek mahiyetinde Türkiye’yle işbirliğini güçlendirme niyetindedir. Komisyon, Türkiye’nin ilgili açılış kriterlerini karşıladığına kanaat getirdiği takdirde derhal Konsey’i bilgilendirmeye devam edecektir.13
3.3 İzlanda
İzlanda 2008/2009 mali ve ekonomik çöküşünün yaralarını sarmaya devam etmektedir. Koalisyon hükümeti birçok vesileyle sınanmış ve Parlamento’daki çoğunluğu azalmış olmakla birlikte siyasi durum istikrarını korumuştur.

İzlanda’nın katılım süreci devam etmiş ve İzlanda mevzuatının taraması tamamlanmaktadır. Ülkenin birçok politika alanında AB ile zaten varolan yüksek orandaki entegrasyonu, bu süreçte önemli bir avantaj teşkil etmektedir. Komisyon, katılım müzakerelerine dair mevcut yaklaşım kapsamında ve prensipleri ve Birliğin müktesebatını tam olarak koruyarak, İzlanda’ya özgü durumları ve beklentilerini dikkate almaktadır. Avrupa Birliği ve İzlanda makamları arasında üst düzey işbirliğini yansıtan, sürekli açık ve yapıcı çalışmalar çözüm üretecektir.

Bu bağlamda, belli müzakere fasıllarında katılım müzakereleri başlatılmıştır. Müzakereye açılan dört fasıldan ikisi geçici olarak kapatılmıştır. Özellikle Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) ve Schengen anlaşmalarının kapsadığı fasıllarda olmak üzere genel olarak iyi bir uyum düzeyi sayesinde, müzakereler iyi şekilde ilerleyebilecektir. İzlanda Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) Anlaşması altındaki Avrupa Serbest Ticaret Alanı Gözetim Otoritesi tarafından belirlenen mevcut yükümlülüklerini karşılamalıdır.

İzlanda’nın üyelik sürecine dair bilgiye dayalı bir tartışmayı teşvik eden iletişim faaliyetleri başlatılmıştır. AB’ye katılım İzlanda’da tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. Komisyon bilgi alanında ve yüz yüze temaslarda destek sağlamaya devam edecektir.


Yüklə 282,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin