debit and credit| borç ve kredi. ||
Era | i. devir, çağ. ||
|
funds| para ||
|
in a flash| yıldırım hızıyla||
|
in fact | aslında, doğrusu. ||
|
invisible |görünmez, görülemez; (özellikle kâr zarar hesaplarinda) deftere kayitli olmayan, resmi hesaplarda görülmeyen ||
|
Merchandise | (i.), (f.) ticari eşya, satış eşyası, emtia, mal; (f.) alışveriş etmek, ticaret yapmak. ||
|
nuisance| (i.) sıkıcı şey veya kimse; sıkıntı, dert, bela; (huk.) başkalarına zarar veya sıkıntı veren şey. ||
|
order | (f.) emir vermek, emretmek, buyurmak; ısmarlamak, sipariş etmek; ||
|
point of sale| satış noktası ||
|
survey| bakmak, incelemek, dikkatle göz gezdirmek; (bir yapiyi) yoklamak, muayene etmek, durumunu sinamak, teftis etmek; haritasini çikarmak; ||
|
tedious| (s.) sıkıcı, yorucu, can sıkan; usandırıcı. tediously (z.) sıkıcı bir şekilde. tediousness (i.) sıkıcılık. ||
|
wipe| silmek; silip çikarmak, silmek; (out ile) yok etmek, ortadan kaldirmak; (up ile) bezle silmek/kurulamak; silme, temizleme ||
|
Dostları ilə paylaş: |