About their problems. They try to find answers for their problems together. For example

ancestor  (i.) cet, ata, soy sop, dede

beat  dövmek; vurmak, dövmek; çirpmak; çalkalamak; (kalp, nabiz) atmak; yenmek,vurma, vurus; yürek atisi; ritm, tempo; devriye bölgesi, çok yorgun, lesi çikmis; hippi

controversial  (s.) ihtilâflı, çekişmeli; münakaşa edilebilir.

devote  (f.) adamak, tahsis etmek, hasretmek, vakfetmek; oneself ile kendini adamak.

encourage  (f.) cesaret vermek, teşci etmek, teşvik etmek; himaye etmek. encouragement (i.) cesaret verme, teşvik etme, himaye etme.

exceptional  (s.) müstesna, istisnai, ender, fevkalade. exceptionally (z.) müstesna olarak, fevkalade.

gift  (i.), (f.) hediye, armağan; istidat, hüner, kabiliyet;

grumble (f.), (i.) söylenmek, şikâyet etmek; (i.) homurdanma, halinden şikâyet

horrify  (f.) dehşet vermek, korkutmak. horrif'ic (s.) dehşetli, korkunç. horrifica'tion (i.) dehşete düşürme; dehşet verici şey.

imagination  (i.) hayal gucu; muhayyile, imgelem; hayal; tasavvur; kuruntu.

justify  (f.) doğrulamak, haklı çıkarmak; suçsuzluğunu ispat etmek, temize çıkarmak; (matb.) yazının sağ kenarını taşırmadan düz yapmak.

nevertheless  bununla birlikte, yine de

pupil  "(i.) öğrenci, talebe; (huk.) vesayet altındaki kız veya oğlan çocuk. "

rhetoric (i.) belâgat ilmi, konuşma sanatı.

self expression  kendini ifade etme

surely  (z.) elbette, muhakkak; emniyette olarak; tehlikesizce.