apparently : görünüse göre, anlasilan
aspect : görünüs, görünüm; yüz ifadesi; bakim, yön, yan; disa bakan yan, cephe; baki, maruziyet
|
clutter : karmakarisik etmek, dagitmak, darmadagin etmek,karisiklik, darmadaginlik;
|
Competition : rekabet, yarışma
|
Competitor :yarismaci; rakip
|
Conservation : koruma, muhafaza, himaye, koruyuculuk
|
Consider : düşünmek; göz önünde tutmak; üzerinde düşünmek; mütalaa etmek, dikkate almak
|
Dealer :tüccar, satici; kâgitlari dagitan kimse; borsada kendi adina alim-satim yapan kisi
|
Hen : tavuk: dişi kuş;
|
hovercraft : hoverkraft, hava yastikli tasit
|
influence : etki; nüfuz, sözü geçerlik, torpil; etkili, nüfuzlu kimse, sözü geçen kimse,etkilemek
|
İnnkeeper : hancı, otelci
|
İntroduction : tanitma, tanitim, takdim; tanistirma, takdim; önsöz
|
introduction :takdim, tanıştırma; tavsiye mektubu; kitap önsözü; başlangıç; giriş
|
laugh at : -e gülmek; gülüp geçmek, umursamamak
|
lay : yaymak, sermek; koymak; dizmek, yerlestirmek; dösemek; sürmek, degdirmek, dokundurmak; hazirlamak; yumurtlamak; yatistirmak; yüklemek, isnat etmek; yatirmak, üstüne oynamak
|
locomotion : hareket
|
mad : deli; çılgın
|
meanwhile : bu arada
|
monster : :canavar; dev, azman; canavar ruhlu kimse
|
navigate : deniz yolculugu yapmak; abramak, gemi kullanmak
|
Opponent : aleyhtar, muhalif, rakip
|
overcrowd : (with ile) çok fazla insanla doldurmak, asiri kalabalik yapmak, tika basa doldurmak
|
pastime . : eğlence
|
Rival : "(i.), (s.), (f.) rakip; (s.) rekabet eden; (f.) rakip olmak, rekabet etmek, geçmek için rekabet etmek.
|
saucer : çay tabagi, fincan tabagi
|
Spark : kıvılcım, kıvılcım saçmak
|
Stage : sahne
|
sum up : özetlemek; hüküm vermek, tartmak, degerlendirmek, ele almak
|
tail : kuyruk; bozuk paranin resimsiz tarafi, yazi; son, uç; kuyruk
|
Threatened : tehdit et(mek
|
Widespread : yaygin, genis alana yayilmis
|